Yer demir gök bahır diyenin hesabı . Bir iki maden varıdı zati. Biri bahır, biri demir. Ev haceti bahırdanıdı. Alet edevat demirdenidi.
İtin tortu, atın nalı, malın davarın çıngırağ, goyunun geçinin gırhlığı, gapının tohmağ, gağnının şınağ, ateşin sacayağ, ocağın koskurağ, sabanın ucu, gazma, kurek, bel, çapa, dırmıh, palta, nacah, keser, satır, pıçah, galıç, orah, tırpan, dirgen… hepisi demirdenidi.
Demirci tükannarında yapılırıdı tüm bu alet edavat.
Demirciler, harlandıra harlandıra , alaflandıra alaflandıra nar gibi yaptıhları ateşte demiri hamura çevirilleridi. Ateşi harlama alaflandırma işini korüğnen yapallarıdı. Ateşe korüğnen gitme lafı bu zenaatin lafıdır.
Demir tavında doğlür deyin meyşur bi lafı daha vardır bu zenaatin. Bu laf demirciliği en gısadan annatmah için söylenmiş sanki. Demircilik zenaatinin sırrı; demirin tavında doğülmesiydi.
Ateşte hamura çevrilen demir daha soğna çekicinen örsde tavında doğule doğule, evrile çevrile alet edevata dönüştürülür.
Tafsilat uzun, uzatmıyah işte böyle yapallarıdı demirden alet edevatı.
Adnan Korkmaz
SORGUN DÜŞÜNCE KULÜBÜ