Salim Taşçı’yı gıyaben tanıyordum. Sorgun gibi küçük bir yerden çıkıp ülke çapında isim yapan bir hemşerimizden haberdar olmamak elbette mümkün değil.
Geçtiğimiz aylarda Sorgun Düşünce Kulübü e-mail adresine gelen bir e-mail sayesinde bu gıyabi tanımayı bir derece ileri taşıma imkanı bulduk.
Salim Bey web sitemizi incelemiş, yazılarımızı okumuş; takdirlerini ifade eden bir yazı göndererek bizleri memnun etmişti. Bu yazının yanında “Al Sana Yol Tarifi” başlıklı hoş ve nükteli, bizi Sorgun’un geçmişinde yolculuğa çıkaran bir yazı daha göndermişti. Bu yazısını Ekim (2021) ayında (https://sorgundusuncekulubu.com/al-sana-yol-tarifi) web sitemizde yayınladık. Akabinde başka yazılar da gönderdi, onları da yayınladık.
Yazılar vesilesiyle kendisiyle yazışmalarımızın akabinde kendisi son kitabı olan “Küs Topraklar”ın imzalı bir nüshasını tarafıma gönderme inceliğinde bulundu. Bunun üzerine teşekkür amacıyla ben de kendisini telefonla aradım ve güzel bir sohbetin ardından birbirimize iyi dileklerde bulunduk. Böylece tanışıklığımız somut bir gelişme daha gösterdi.
Sorgun Düşünce Kulübü olarak yıllardır Sorgun’un birçok sahada yetiştirdiği değerleri eserleriyle birlikte inceleyerek dosyalarımıza konuk etmekte ve bu dosyaları web sitemizde yayınlamaktayız. Yukarıda kısaca değindiğim etkileşimler vesilesiyle Salim Taşçı ve kitaplarını konu alan bir dosya hazırlamaya karar vermiştik, bu aya nasip oldu.
Biyografya.com’da Salim Taşçı’dan şöyle bahsediliyor: “Gazeteci-yazar, şair. 1945, Sorgun / Yozgat doğumlu. Bazı kitaplarında Salim Halid Bozoklu imzasını kullandı. Sorgun’da başladığı ortaöğrenimini Ankara’da tamamladı. Öğrencilik yıllarında gazeteciliğe başladı. 1981 yılında Sancak adlı gazetenin sahibi olana kadar, Milliyet, Tercüman ve Adalet gazetelerinde yazdı. Ankara Spor Kulübünde futbol oynadı, boks yaptı. Emlak ticaretiyle uğraştı.
Ayrıca Yozgat ve Sorgun Postası gazetelerinde haftalık yazılar yazdı. Hakan Kral adıyla yazdığı dokuz hikâye ve senaryosu sinemaya aktarıldı. “Allı Gelin”, “Eşkiya’nın Oğlu”, “Şehirde Kan Vardı”, “Vukuat Yok” ve “Perişan Gız” gibi hikâyeleri de filme alındı. Çok sayıda derneğin üyesidir.”
Kendi sitesi olan salimtasci.com.tr’de hem firmasının tanıtımı hem de kitapları ve diğer çalışmalarıyla ilgili bilgiler mevcut. Sitede, bunların yanında güncel meselelere dair Taşçı’nın yazılarına yer verilmiş. Sitede paylaşılanlar Salim Taşçı’nın renkli ve çok yönlü kişiliğini ortaya koyuyor.
Kitaplarına gelecek olursak; ilk iki kitabı “Bankayı Portakal Gibi Sattım” ve “Satılık Dünya” yazarın anılarından oluşuyor. Bu kitaplar yayınlandıkları dönemde medyada genişçe yer bulmuş, birçok gazeteci kitapları konu alan köşe yazıları yazmış, röportajlar yapılmış.
Küs Topraklar
Salim Taşçı’nın son kitabı “Küs Topraklar” 2020 yılında yayınlanmış ve Kovid-19 pandemisi döneminde yayınlandığı için sağlık çalışanlarına ithaf edilmiş.
Yazar kitabın önsözünde “Gazetecilik, hayata atılan ilk adım, son adım ise emlakçılık. Arada kalan geçmiş zamanı yazmaya kalkarsan ne kalem biter ne de kağıt; biten sadece ömürdür. Ömrün bir yudumluk zaman dilimine girmediğini anlamak çare olmuyor. Bazen hayatın bana, benim de hayata çok küsmüşlüğümüz oldu. Topraktan geldik toprağa gideceğiz velakin toprağı da küstürdük. Onun için de kitabın adı “Küs Topraklar” olsun istedim. Gülün ve sevgiyle kalın.” cümleleriyle hem kısa bir hayat muhasebesi yapmış hem de kitaba neden bu adı verdiğini anlatmış.
Kitap, üniversiteden mezun olduktan sonra bir gazetede işe başlayan genç gazeteci Gürbüz”ün röportajlar yapmak üzere serbest muhabir olarak gönderildiği bir Anadolu kasabasındaki Fersizler Kahvehanesinin müdavimlerinin sıra dışı maceralarını konu alan öykülerden oluşuyor.
Öykülerde Hacı Emmi, Yoluk Fehmi, Kelci Niyazi, Komünist Arif, Fırıldak Halil gibi öykü kahramanlarının çoğu gurbette geçen iş-aş bulma ve kısa yoldan köşeyi dönme gayesiyle başlayıp, genellikle ava giderken avlanma, gerçeğin tokadını yiyerek rüyadan uyanma ve en sonunda alınan hayat dersleriyle son bulan trajikomik maceraları anlatılırken; bir taraftan da onları bu maceralara sürükleyen toplumsal adaletsizlik, zulüm, insanın hemcinsine karşı acımasızlığı, dedikoduculuk, kokuşmuşluk ve ahlaki çöküntüye dikkat çekiliyor.
Kitap şu cümlelerle son buluyor: “Hey ağalar, beyler, sayınlar… Şunu iyi biliniz ki malın, mülkün sahibi Allah, vücudun sahibi toprak, arada kalır hoş bir seda…”
Salim Taşçı’ya teşekkür ediyor, kendi tabiriyle “ömür boyu gülmesini” diliyorum.
Abdullah ALPAYDIN
SORGUN DÜŞÜNCE KULÜBÜ