Edebiyat, yani nitelikli tiyatro, piyes, şiir, öykü, roman ona verilen değer, emek ölçüsüne bakınca, ona değer biçmek kolay mı? Yada hangi terazide tartabiliriz?
Nedir bu sorunun karşılığı? Niçin yazıldı bu piyes? Ne zaman ve hangi şartlarda yazıldı? Yazar büyük okur kalabalıklarınca okundu mu? Takdir gördü mü bilmem ama şu an bir grup arkadaş tarafından takdir görüyor ve değerlendiriliyor.
Tarihi, kültürel zenginlikleri ve tabii güzellikleriyle her köşesi bir başka güzel olan ülkemizi tanımlamak, cümlelere sığdırmak öyle kolay olmasa gerek. Ülkemizde tiyatronun doğduğu tarih daha yüzyıl olmamışken (batılı anlamda) 1980’li yıllarda küçük bir ilçeden, Sorgun’dan (en son 19700 nüfuslu tabelayı hatırlıyorum) Durali Doğan adlı edebiyat hocamızın toplumumuzda ki problemleri dile getiren, bu konuda ses getirmek için yazdığı piyesler takdire şayandır.
Sayın hocam Anadolu’da bir ailenin geleneksel değerlerini çocuklarına aşılmaya çalışırken çocukların yeni keşfettiği dünyada nasıl bocaladığını, yaşadıkları kafa karışıklıklarını, fakirliğin ve yoksulluğun getirdiği sıkıntıları, yaşamın değerini batı yaşam tarzında arayan günlerini hoyratça harcayan bu gençliğin hikayesini, bölgenin kendisine has yaşamını Sorgun ağzı ile güzel bir piyes formunda okurları ile paylaşıyor.
Sonuç olarak, o küçücük ilçede yazdığı güzel piyes örnekleri ile toplumun temel problemlerini dile getiren bu konuda da ses getiren belki de tek isim Durali Hoca. İnanıyorum ki bundan sonra edebiyat adına, tiyatro adına Sorgun’a yakışacak eserlerin altına imza atanlar çıkacaktır. Bu sayede Sorgun’un kültürel yaşamının nasıl değiştiğini, nasıl güzelleştiğini hep birlikte göreceğiz inşallah.
NURİ KAYA
SORGUN DÜŞÜNCE KULÜBÜ