SORGUN TEMETTUAT DEFTERLERİ’NDE KALAYCILIK
KÖHNE-İ KEBİR KARYESİ’NDE MUKİM AHALİ-İ İSLAM’IN VE MÜTEMEKKİN EHLİ ZİMMET REAYA’NIN EMLAK VE ARAZİ VE HAYVANAT VE TEMETTUATININ MİKTARINI MÜBEYYİN DEFTERDE (MİLADİ 1844-1845, HİCRİ 1260-1261) KALAYCILIK İŞİ İLE UĞRAŞAN ÜÇ HANE KAYDI BULUNMAKTADIR.
Kalaycılık işi ile uğraşan üç hane mensubundan iki hane mensubu (Kabril oğlu Kirkor ve Kazancı oğlu Kesbar) “kalaycı” olarak, diğer bir hane mensubu (Çulha oğlu Serkiz ) “kalaycı esnafı” olarak zikredilmektedir.
(Sorgun Temettuat Defterleri / Cilt 3 / Sorgun Belediyesi Yayınları)
SORGUN’DAN ÇIKTIM YOLA ADLI KİTAPTA BAKIRCILIK ve KALAYCILIK İLE İLGİLİ ANLATILANLAR
“…Yusuf abim de üçüncü sınıfa geçmişti. Evde artık onun da bir zanaat öğrenmesine karar verilmiş ve o yaz, Ermeni asıllı kalaycı Karabet ustaların dükkânında çıraklığa başlamıştı. Karabet ustalar üç kardeşti ve üçü de aynı dükkânda kalaycılık yaparlardı. Ortanca kardeşinin adı Bedrik, küçük kardeşininki Avidis idi…”
“…Yusuf abim 5. Sınıfı bitirdiği için artık sürekli Karabet ustaların yanında çalışmaya ve kalaycılık sanatını öğrenmeye başlamıştı. Kalaycılık mesleği o yıllarda çok revaçta idi. Zira bütün halkın kullandığı kap kacak bakırdan imal ediliyordu…”
“…Yusuf abim, bakırcılık mesleğini daha da ilerletmek için Çorum’daki bir ustanın yanına çalışmaya gönderilmişti. Bu işi, Sorgun’daki ustası, Vahdet Usta ayarlamıştı. Zaten Vahdet Ustalar da Çorumluydular. Yusuf abim, Çorum’da sekiz ay kadar çalışmış, oradan geldikten sonra da askere gitmişti…”
“…O yıllarda, geline verilen hediyelerin hemen tamamı kalaylanmamış bakır kaplardı. En büyük bakır kap, ağırlığına göre, küpeli çamaşır kazanı ya da “Teşt” denilen büyük hamur leğeni olurdu. Bu kapları, gelinin en yakınları olan dayısı ya da amcası hediye ederdi. Varsa eğer hala ve teyzeleri de ona yakın büyüklükte bir çift helke (su bakracı) soba kazanı ya da bir sini veya büyük yemek kazanı gibi eşdeğer büyüklükte bakır kaplar alırlardı. Aynısı olmasın diye akrabalardan kimin ne alacağı önceden aralarında kararlaştırılırdı. Sonra yakınlık sırasına göre herkes büyük kaplardan küçüklere doğru belki yüzlerce bakır parça hediye ederdi. Bu hediyeleri davetçi kadın (çığırtkan kadın) kabı eline alıp havaya kaldırarak yüksek sesle: “Dayısından bir küpeli kazan! Darısı oğlunun, kızının başına!..” ya da “Komşuları Osman Ağa’dan bir kapaklı sahan! Darısı oğlunun kızının başına!..” diye oradakilere ilan ederdi. Bu merasim hediye getirenler bitene kadar devam ederdi. Gelinin akraba ve çevresinin genişliğine göre biriken bu bakır kaplar, neredeyse bir at arabasını doldururdu. Gelinin anası ve yakınları gelen hediyeleri tek tek inceler, kızına yetecek kadarını çeyiz olarak ayırır, geri kalanını çuvallara doldurarak satılması için bakırcı dükkânına gönderirlerdi. Elde edilen para ile de kızın son ihtiyaçları karşılanırdı. Örneğin: Bir radyo, duvara asılan bir halı ya da Singer dikiş makinesi gibi… Hatırlıyorum, biz bacıma Philips marka bir radyo almıştık…”
(Sorgun’dan Çıktım Yola / Anılarım /Prof. Dr. Rauf Yücel / Sorgun Belediyesi Yayınları No: 10)
1968 YILI YOZGAT İLİ TELEFON REHBERİ SORGUN BÖLÜMÜNDE BAKIR EŞYA İMAL VE SATICILARI
Telefon rehberinin Sorgun’daki bakır eşya imal ve satıcılarına ilişkin bölümde ; Dutluk Sokak’ta bir, Çekerek Caddesi’nde bir, Çay Mahallesi’nde bir olmak üzere toplam üç bakırcı esnafı yer almaktadır.
(Yozgat İli Telefon Rehberi / 1968 )
2008 YILI SORGUN İŞ DÜNYASI REHBERİNDE BAKIRCILIK Sorgun İş Dünyası rehberinin bakır ve yan ürünleri bölümünde ; Çay Mahallesi Eski Hal Girişi’nde bir bakırcı esnafı yer almaktadır.
( Sorgun İş Dünyası / 2008 )
SORGUN DÜŞÜNCE KULÜBÜ
Adnan Korkmaz