Karışık duyguların ayıdır Eylül. Kimi zaman yeni başlangıçları, yeni heyecanları temsil ederken; solmayı, kurumayı, yaşlanmayı da temsil ettiği olur.
Kullandığımız takvim ocak ayıyla başlasa da modern zamanların eylülü birçok şey için ikinci bir yılbaşı gibidir. Okullar eylülde açılır, yaz tatillerini tamamlayan çalışanlar tekrar işlerine bu ayda döner, alışveriş artar, piyasalar canlanır.
Karışık duyguların ayıdır dedik ya; çocukluk ve gençlik zamanlarımızda okulların başlamasıyla özdeşleşmişti bu ay. Yeni bir sınıfa – bazen yeni bir okula – başlamanın, yeni dersler görecek olmanın, yeni şeyler öğrenecek olmanın, belki yeni insanlar tanıyacak olmanın merakı ve heyecanını yaşatırdı. Yeniliklere gebe bir aydır eylül.
Sonra büyüdük, çoluk çocuğa karıştık. Bu defa aynı yollardan geçen çocuklarımızın heyecanını birlikte yaşar olduk bu ayda. Bu tarafıyla çocukluk/öğrencilik hatıralarımızın canlandığı, bizi geçmişe götüren bir aydır eylül.
Eylül benim için evlenip yuva kurduğum bir ay olması hasebiyle de anlamlıdır. Üzerinden çeyrek asırdan fazla zaman geçse de hayatımda bir kilometre taşıdır eylül.
Eylül diğer yandan değişim demektir. Yazın bitişi, sonbaharın başlangıcıdır. Arkasından kışın da geleceğini hatırlatır insana. Şimdilerde 50 yaşını devirmiş biri olarak bu değişimi daha iyi hissettiğimi söyleyebilirim. Vücudum bu ayda belirginleşen mevsim geçişinden ve hava değişimlerinden daha fazla etkilenir oldu galiba. Öyle anlaşılıyor ki bundan sonra zaman zaman tedirginlik verecek daha tedbirli olmamı gerektirecek bu ay. Geçişlerin ayıdır eylül.
Eylül, yaprakların solmaya, bitkilerin kurumaya başlamasıyla asıl tesirini tabiat üzerinde gösterse de gözünün önünde yaşanan bu değişim, insanı kimi zaman hüzne kimi zaman tefekküre sevk eder. Kendimizin de bir gün kuruyan bitkiler gibi yok olup gideceğimiz gerçeği bizi ister istemez hüzünlendirirken; fani olduğumuz gerçeğiyle yüzleşmemiz ise hayatımızı nasıl yaşadığımız, nasıl tükettiğimiz, bu hayatı nasıl anlamlandırabileceğimiz ve en önemlisi yeryüzünde var oluş gayemiz üzerine derin tefekkürlere dalmamıza vesile olur.
Bu özellikleriyle eylül ayı edebiyata da önemli malzeme sağlar. Eylülle çağrışım yapan güz, hazan, sonbahar gibi kavramlar edebiyat dünyasını geçmişten bugüne beslemiştir. Nice şairler ve yazarlar ölümsüz diyebileceğimiz kadar değerli eserler ortaya koymuşlardır bu konulara dair. Bu kavramlar olmadan edebiyat eksik kalır desek abartmış olmayız. Edebiyatçıların, şairlerin ayıdır eylül.
Karışık duyguların ayıdır eylül. Bir yanımız yeni telaşlarla, yeni heyecanlarla hayata tutunurken, diğer yanımız kaçınılmaz sona doğru ilerlediğimiz gerçeğinin vuruculuğuyla hüzne kapılır.
Abdullah ALPAYDIN
SORGUN DÜŞÜNCE KULÜBÜ