“Nereden geliyor bu değirmenin suyu?” diye söylendiğinde konu tabiki değirmen değil, Bir işin yürütülmesi için harcanan giderlerin hangi parayla karşılandığını soruyoruz. Değirmenin güncelliği sadece bu deyimin içerisinde kalmış gibi görünse de hala değirmencilik yapanların olduğunu söylemek mümkün.
Değirmen, tahılları öğütmeye yarayan araçlardan biridir. El değirmeni, su değirmeni ve yel değirmeni v.b. gibi çeşitleri bulunmaktadır. Günümüzde, neredeyse tamamen terkedilmesi sonucu köy ve kasabalarda ayakta kalan değirmenler günümüzde turistik bir konuma kavuşmuştur. Değirmen, Uygur Türkçesinde yuvarlak, çepeçevre anlamında “tagirman” sözcüğüyle ifade edilirken Kaşgarlı Mahmut’un ünlü sözlüğü “Dîvânu Lugâti’t-Türk”te “tegirmen” olarak geçmektedir.
Değirmen, tahılları öğütmeye yarayan araçlardan biridir. El değirmeni, su değirmeni ve yel değirmeni gibi çeşitleri bulunmaktadır. Günümüzde, neredeyse tamamen terkedilmesi sonucu köy ve
kasabalarda ayakta kalan değirmenler günümüzde turistik bir konuma kavuşmuştur.
Günümüzde ise elektrik enerjisiyle ve akaryakıtla çalışan değirmenler geliştirilerek un fabrikalarına dönüşmüş, artık eski yel ve su değirmenlerinin yerini fabrikalar almıştır.
Cansız enerji kaynaklarıyla çalışan ilk değirmenin M. Ö. 2000’li yıllarda Çin Uygarlığında icat edildiği tahmin ediliyor. Su gücünden faydalanılarak icat edilen ilk değirmenin ise M. Ö. 100 yılında Eski Yugoslavya ve Arnavutluk’ta kullanılmaya başlandığı düşünülür.
Türklerin değirmeni ilk kullandıkları zamanın, Uygur Devleti (745-840) dönemi olduğunu söyleyebiliriz.
Su gücü ile çalışan ilk değirmen Anadolu’da Yeşilırmak’ın bir kolu olan Kelkit Çayı üzerine milattan önce 1. yüzyılın sonrasına doğru Kaberia’da inşa edilmiştir.
Değirmen Çeşitleri ve Görevleri
Değirmenler aslen 2 sınıfa ayrılmakta olup bunlar değirmen çarkları milinin konumu yüzünden;
- Dikey milli çarklar
- Yatay milli çarklar
Tahrik kuvvetine göre ise araştırmalarda rast geldiğim değirmenler ise aşağıdaki gibidir.
- İnsan gücü ile tahriklenen
- Hayvan gücü ile tahriklenen
- Rüzgar ile tahriklenen
- Su gücü ile tahriklenen
- Mazotlu motorun gücü ile tahriklenen
- Elektrik ile çalışan değirmenler
İnsan gücü ile çalışan değirmende var mıymış? dediğinizi duyar gibiyim.
Resim-İnsan gücü ile çevrilen bölmeli çarklar
Sonrasında tabiki değirmenlerin yerini alan Un Fabrikaları…
İlk un fabrikası ise, Aksaray’da kurulan Azmi Milli Un fabrikası 1924 yılında kuruluyor ve halen ayakta.
Cumhuriyet Dönemi Öncesi Değirmenler
Cumhuriyet döneminden çok önce kurulan değirmenlere baktığımızda çok eskilerden beri un değirmenlerinin kullanımı olduğunu görüyoruz. Hatta o kadar ki Kanun-i Sultan Süleyman’ın değirmenler hakkındaki fermanı şöyle;
“Değirmenler gözlene, değirmende tavuk besleyüp halkın ununa ve buğdayına zarar etmeyeler. Vakti bilmek için bir horoz besleyeler. Eyi döveler, hile etmeyeler, kimsenin buğdayını değiştirmeyeler. Değirmeni boş bırakıp yabana gitmeyeler ve taşların vakti geldikçe diş edeler ve haklarından fazla almayalar ve her kişi nevbetiyle öğüdeler” buyurmuş.
Sarayın ve ordunun un gereksinimi karşılanması için padişah I. Abdülhamit tarafindan 1774 ile 1789 yılları arasında Kadıköy’de dört adet rüzgar değirmeni yaptırılırmış.
O dönemlerde köylerde kasabalarda yaşayan insanlar elde ettikleri buğdayları yabancı maddelerden arındırarak, yıkayıp temizleyip kuruttuktan sonra su gücü ile çalışan değirmenlere belli bir oranda fire olacağını hesap ederek verip unlarını teslim alırlar.
Değirmenciler, 20 kile de 1 kile oranına göre çalışır, gelenlerden aldığı oranda biriken ürünleri pazarlayarak kazandığı para ile geçimini idare ediyor.
Başşehir İstanbul’da 1840 yılına kadar rüzgâr ve su değirmenleri hayvan gücü ile çalışan değirmenler varken sonrasında ise buhar ve elektrik ile çalışan değirmenler daha fazla önem kazanıyor.
Resim-Su değirmeni
Memleketimizdeki Değirmenler
Kıymetli büyükbabam Coşkun İŞCAN anlatımlarıyla;
Eskiden su değirmenleri vatandaş giderdi buğdayları yıkardı kuruturdu değirmende götürürdü. Değirmende nöbet bir ayda iki ayda gelirdi öğütmek için. O zamana kadar bazılarının çuvallarının dibi çürürdü.
Su değirmeninin saatte 3 çinik 4 çinik anca öğütürdü o yüzden yetişmezdi. Nüfus biraz daha çoğalınca dizel motorlar çıktı dizel motorlara zımpara taşı yapıldı, bu yapma taşlar dizel motorda saatte 30 çinik 40 çinik öğütürdü o zaman o kalabalık o bekleme geçti.
10 sene kadar gitti bu şekilde. Bu değirmenin taşlarını taştan keserlerdi Ozon köyünün taşı alt taş olurdu, Kanak köyünün taşı üst taş olurdu.
İlk su değirmeni Sorgun’da kasabanın tam içerisinde Bektaşlar ve ortaklarına aitti. 12 – 13 yaşında idim. Sırtımıza 2 çinik mısır götürür öğütürdük. Yaklaşık 1944-45 yıllarına denk geliyor.
Su değirmenleri Sorgun’da hatırladığım kadarıyla 5 tane vardı. (5. Değirmenin ismini tam hatırlayamadım.)
- Bektaşların Değirmen
- İsmail Ağa Değirmeni
- Cumafakıldaki Değirmen
- Hafişin Değirmen
İsmail Ağa değirmeni Boğazlıyan Mükremin’e giderken sol tarafta kalıyordu. Çift taşlı bir değirmendi.
Fakat en kalabalık değirmen kasaba içinde olduğu için Bektaş’ların değirmeni idi. Sonraki kalabalık olan ise İsmail Ağa’nın değirmeni idi.
İlk mazot değirmeni, 1950’de Cumafakılı’daki Ali mazotlu değirmen kurdu. Yaklaşık bir yıl sonra Sorgun’da Nedim Sanver Kurdu. 1955 yılları sonrasında ise Dişli köyü taraflarında, Şefik İşcan ile Sayarlar ile ortak olarak Herford marka dizel mazotlu motorla un değirmeni kuruldu. Dökme zımpara taşı ile yapılarak kuruldu.
Sonrasında ise zaten elektrikli değirmenlere geçildi. 1950’lerden sonra elektriğinde gelmesi ile un fabrikası yapıldı. Motorun yarısı elektrik verirdi yarısı da kasnak ile çalışırdı.
Mazotlu değirmenleri elektriğin gelmesi ile 1960 yılların sonlarında hepsi elektrikli değirmene dönüştü. Elektrikli değirmene dönüşen bir çok değirmenin dönüşüm işini elektrik işlerini ben yaptım. Yaptığım değimenleri hatırladığım kadarıyla şu şekilde idi.
Nedim Sanver mazotlu değirmeni elekrikliye çevrildi. Bekir Gözübüyüğü’ye elektrikli değirmen kuruldu.
Cumafakılılar’da çift taşlı elektrik motorlu değirmen kurdu.
Değirmencilik sonra yerini un fabrikasına bıraktı çünkü un fabrikası değirmenlerden çok daha hızlı verimli çalışıyordu. Böylelikle değirmencilik mesleği tozlu raflara doğru yol alacaktı.
Resim-Yerköy Un Fabrikası
Sonuç olarak, değirmenin çok köklü bir geçmişi var çünkü öğütülenler ile ekmek yapılıyor. Anadolu’da ilk su değirmenin birinci yüzyılın sonrasında kurulduğu kaynaklarda geçiyor, Yozgat’ta halen çalışan 150 yıllık değirmenin unundan ekmek yapma şansınız var. Çekerek ilçesinde Karahacılı köyü yakınlarındaki değirmenin birkaç yıl öncesine kadar faal olduğu da kaynaklarda belirtiliyor. İlk un fabrikası Sorgunda 1950’lerde yapılıyor. Yerköy ilçesinde 1941 yılında kuruluyor. Elektriğin gelmesi ile doğru orantılı olarak tarihler uyuşuyor zira elektrik önce Yerköy’e geliyor.
Değirmencilik Anadolu’da çok büyük bir geçim kaynağı ve yer kaplamış. Halen en çok un fabrikası kurulan bölge Anadolu Bölgesidir. Geçmişte Buğday, değirmencinin geçim kaynağı öğüttürenin ekmeği olmuş, günümüzde ise modern un fabrikalarına dönmüş lakin, “Nereden geliyor bu değirmenin suyu?” deyimi ise günümüzde “Nereden geliyor bu fabrikanın elektriği?” şekline ne zaman döner bilinmez…
Kalın sağlıcakla…
Referanslar
- https://www.tyb.org.tr/ihsan-yalcinkaya-su-degirmenleri-47475h.htm
- https://tr.wikipedia.org/wiki/de%C4%9Firmen?variant=zh-
cn#:~:text=M%C3%96%20600’de%2C%20Araplar%20tar%C4%B1m,ta%20su%20de%C4%9Fir menleri%20kullan%C4%B1lmaya%20ba%C5%9Fland%C4%B1.