“ Daş dönmüyo dönmüyo ” diyerekten başlıyan bi mani varıdı. Nice zamandır içinde buğday , hedik uğutülen daşlar dönmez oldu bizim oralarda.
Ne evlerde el gol guvatıynan dönen el daşı, ne meydanlarda camızınan oküzünen dönen seten daşı, ne de Ağriöz’ün Delibaş’ın suyuynan dönen dağarmen daşı kaldı.
Adamın birinin bek sevdiği bi tazısı varımış . Gün olmuş vahit olmuş bu tazı gaybolmuş. Adamın aramadığı yer yurt galmamış. Nihayet bi koyde gorüldü haberini alıncı gopa gopa o koye gitmiş.
Yanında o köyden bi gaç adamınan koyün içinde tazıyı ararkene , tazı önnerinden pır deyin geçmiş. Koylüler ; “ Senin tazı bu muydu ?” deyinci, adam ; “ Tazı benimde , üstündeki palanı çıharamadım” demiş.
Bizim oraların halı keyfiyeti de o hesap. Buğday onnarında , uğutüldüğü pavlike daşını çıharamadılar.
Bu daş bek yadırgı bi daş. Diğer heç bi daşa benzemiyo. Sedece paranın guvatıynan dönen bi daş. Bu daşa anca paranın gücü yetiyo. El, gol, camız, oküz, su, sel bu daşı yerinden gıpırdatamıyo.
Maniynen başladıh onnan bitirek. “ Daş dönmüyo dönmüyo ” diyerekten başlıyan mani, “ Bulgur daştan inmiyo ” diyerekten devam ederdi…
Adnan KORKMAZ
SORGUN DÜŞÜNCE KULÜBÜ