Sorgun Düşünce Kulübü’nü kuran bizlerin iki temel ortak paydası var: Birincisi Sorgunlu olmak, ikincisi ise İstanbul’da yaşıyor olmak. Aramızdaki arkadaşların çoğunluğu, ömürlerinin büyük kısmını İstanbul’da geçirmiş, üniversite okumak amacıyla bu şehre gelip burada hayatına devam etmekte olan kişilerden oluşuyor. Buraya yerleştik, burada aile kurduk ve burada çocuklarımızı yetiştiriyoruz. İçimizde çocukları üniversite çağına gelmiş arkadaşlarımız bile mevcut. Deyim yerindeyse bizler artık Sorgunlu olmaktan daha ziyade İstanbulluyuz.
Her ne kadar Sorgun’la/köklerimizle gönül bağımızı sıkı tutsak, yılda bir kez de Sorgun’da buluşsak bile, hayata bakışımızı, dünya görüşümüzü, meseleleri algılama ve değerlendirme biçimimizi bu şehir ve bu şehirde yaşamak şekillendiriyor. Sorgun Düşünce Kulübü’nün en ayırt edici özelliği de aslında bu.
Bir araya geldiğimizden beri yaklaşık 7 yıldır her ay İstanbul’un farklı bir semtinde buluşmakta; birbirimizle hasret giderirken, bir yandan da bazen yüksek bir tepeden bazen de Boğaz, Haliç ya da Marmara Denizi kıyısından bu mega kenti seyre dalmaktayız. Çünkü bu şehri seyretmek bile bizim için doğal bir terapi. Böylece, bu şehrin sırtımıza yüklediği stres ve yorgunluktan yine bu şehri seyre dalarak kurtuluyoruz.
Bir taraftan şehrin güzelliklerini her defasında ilk kez görüyormuş gibi hayran hayran seyrederken, diğer yandan da maruz kaldığı sorunlara kafa yoruyor, her gün daha da kötüye giden bu sorunlardan dolayı üzüntü duyuyoruz. Şehirleşmede çarpıklık, plansızlık, betonlaşma ve en önemlisi trafik canımızı oldukça acıtan sorunlar. Bazen toplantı yerimize ulaşmak bile bizim için bir çileye dönüşebiliyor. 3 saatlik toplantı için 3 saat trafikle mücadele ettiğimiz oluyor.
Diğer yandan, insanların kente karşı duyarsızlığı, tarihe saygısızlık, rant sevdası ve doymazlık canımızı daha çok sıkıyor ve bizi bu şehrin geleceğine dair umutsuzluğa sevk ediyor. Çocuklarımızı ve belki de torunlarımızı emanet edeceğimiz bu şehrin halen var olan güzelliklerinin bir gün kaybolacağından, böyle giderse yaşam kalitesinin daha kötüye gideceğinden endişe duyuyoruz.
7 tepeli şehrin 7 yıldır bir çok köşesini dolaştık. SDK toplantıları, bunca yıldır içinde yaşadığımız halde şehrin görmediğimiz yerlerini görmemize vesile oldu. Artık İstanbul üzerine yazma vakti geldi. Bu ay konumuz İSTANBUL!
SORGUN DÜŞÜNCE KULÜBÜ