Şu anda ülke olarak bir tatil dönemini yaşamaktayız. Yoğun iş temposunun ardından (birçok meslek grubu) mola vermiş bulunmaktayız. Yaşadığımız bu günleri doğru anlamak ve yaşamak adına bir soru ile başlamak isterim: Biz bu günleri yaşamak ve görmek için mi çabalamalıyız, yoksa devam eden hayatın rutin bir parçası olarak mı görmeliyiz?
Hayatımızın bir parçası olan tatil kültürünü oluşmasının temel felsefesini iyi kavramamız adına doğru sorgulamalar yapmalıyız. Sorgulama süreci, kontrolü bizde olan bir süreç ise daha anlamlıdır. Ama başka bir düşünce veya akımın etkisi altında şekil alıyorsa, tatil kültürümüzün bize katacağı çok fazla bir şey olmayabilir.
Tatil için yaşamak, başka kültür ve akımın etkisinde kaldığımızın göstergesidir. Bu düşüncenin arka planında Kapitalizm bulunmaktadır. Tüketmek üzerine kurulmuş olan bu akımla tatil kültürümüz şekilleniyor ise, ömrümüze anlamlı bir katkısı olmayacaktır. İnsanlardaki güç, hırs ve tüketme duygusunun farkında olan bu akım, tatil kültürünün oluşmasında farklı yöntemler kullanmaktadır. Beş yıldızlı otel, sınırsız yemek içmek, sınırsız eğlence gibi, yeni hizmet hamleleriyle tatil için yaşama kültürünü beslemektedir.
Yaşamak için tatil kültürü olanların heyecanı farklıdır. İçinde beş yıldızlı otel tatili de olsa süreci yönetenlerdir. Bir araya gelme özlemiyle hazırlıklarını yaparlar bu insanlar. Planlamaları sadece bir haftalıktır ve tüketmek üzerine kurgulamazlar. Yeni bir şeyler öğrenme, akraba ve eş dostlarla birlikte olmanın özlemi içerisindedirler.
Tatil anlayışımız üzerine mini anket çalışması yaptım. Çeşitli cevaplar aldım. Gençler ve kadınların büyük kısmı deniz, kumsal ve lüks otel olarak bir anlam yüklediler. İş hayatının yoğun temposunda olanlar için ise telefonların kapatılıp sakin bir mekâna geçmek olmuştur. En anlamlısı ise, anne ve babamın tatil düşüncesi; “bütün horantamın toplandığı, sıkıntıların olmadığı, birlikte huzurlu geçilen günler” idi. Deneyimlerin artmasıyla, önceliklerin artık net olduğu bir dönemde tatilin anlamı “bir arada olmak” tır. Galiba modern dünyanın bize dayattığı tanıma inat son nokta burasıdır.
Tatili hep dinlenme ve çalışmama olarak algılar olduk. Daha çok paranın harcandığı sahil kentlerini tercih etmeyi doğru bulur olduk. Bu, modern dünyanın bize dayattığı yaşam biçimidir. Yeni öğrenmelerin olmadığı, yeni deneyimlerin yaşanmadığı, kişisel gelişime katkısının imkânsız olduğu bir tatil anlayışıdır. Bu, tatil için yaşamamız gerektiğini savunan Kapitalizmin ürünüdür.
Aslında tatil nedir?
Tatil bir nefes almadır. Geriye dönüp bakmaktır. Ne kadar yol alındığının irdelenmesidir biraz. Ne kadar anlamlı bir yaşam içerisinde olunduğunun gözden geçirilmesidir.
Tatil önceliklerinin yeniden gözden geçirilmesidir. Bir yıl aradan sonra kaybettiğin insanlar bulursun. Hakkın rahmetine kavuşmuş bu insanları gördükçe, ömür üzerine daha seviyeli bir duruş sergilemek adına sorgulamalar yaparsın. Çocukluğunuzda hiç ölmeyeceğini düşündüğünüz bu insanların gidişleri, durup kendimizi gözden geçirmemize neden olur.
Tatil doğrularının ve yanlışlarının irdelenmesi için en önemli aradır. Doğrularını destekler, hayaller kurarsın. Aynı şekilde, yanlışlarını eleyip, yeniden yola koyulmak adına etkili bir zaman dilimidir.
Tatil dinlenmektir. Ancak bu hiçbir iş yapmamak anlamında değildir. İnsan beyni, farklı bir uğraşla daha sağlıklı bir dinlenmeye sahip olabilmektedir. Aslında dinlenmeye ihtiyacı olan beyindir. Beynin dinlenmesi de ancak ve ancak farklı ve doyurucu bir uğraşla olmaktadır. Beden birkaç gün içerisinde kendini toparlar. Fakat beyin için bu söz konusu değildir.
Tatil özlem gidermektir. Sevdiklerinizle birlikteliğinizi güçlendirme zamanlarıdır. Uzun bir aradan sonra, boğuştuğunuz hayattan kafanızı kaldırır, aileniz, akrabalarınız ve dostlarınızla sevgi bağlarınızı güçlendirirsiniz.
Tatil öğrenmeye devam etmektir. Yaşam nasıl ki devam ediyorsa, tatil dediğimiz bu anlarda hayat durmuyorsa, öğrenme de durmaz. Yeni tecrübeler kazanmaya devam ederiz.
Tatil paylaşmaktır. Uzun bir süre uzakta olmak, öğrendiklerinizi aktararak doğduğunuz toprakların gelişiminde katkıda bulunmaktır. Yahudilerin en önemli özellikleri, çok farklı diyarlarda olmaları ve gördükleri ve yaşadıklarının katkısıyla kendi milletleri için iyi organize olmalarıdır.
Vefa borcunu ödemiş olursun. Belki gördüklerinden hareketle yeni bir atılımın fitilini çakmış olursun.
Araç kullanırken vites değiştirmek için nasıl ki ayağımızı gazdan çekmemiz gerekiyorsa, uzun iş yaşamında da “dur” çekmek gibidir tatiller. Yerine göre vitesi yükseltebilmek ya da küçültebilmektir tatiller…
Recep DAĞDEMİR
SORGUN DÜŞÜNCE KULÜBÜ