Tatil niçin vardır? Neden tatil yapmaya ihtiyaç duyarız? İnsanın yeme içme ihtiyacı olduğu gibi dinlenme ihtiyacı da vardır. Yani tatil ve dinlenme huzurlu ve sağlıklı yaşamın bir parçasıdır. İnsan yaşamının bir ihtiyacı olan tatil, bizim beklentilerimize cevap veriyor mu? İnsanların tatil hayali çok geniş… Tatil yapmanın gereği dinlenmek mi, rahatlamak mı? Yoksa deniz kum eğlence mi? Ya da sıla-i rahim yapıp memleket özlemi gidermek mi?
Tatil, çalışmaya belli bir süre ara verme anlamına gelir. Bazı işlerimizi belirli bir süre durdurup bir süre vaktimizi faydalı işler yaparak, dinlenerek, rahatlayarak geçirmektir. Tatil, aynı zamanda bir iş değişikliği ya da yaşadığımız ortamı değiştirme olarak ta görebiliriz. Tatil sadece insanlardan, çevreden ve şehirden kaçmak olarak anlaşılmamalıdır. Tatil kavramının içine sıla-i rahim kavramını da yüklemek gerekir. İşte o zaman tatil kaçamak olmaktan çıkıp tatil değeri kazanacaktır. Bunun yanında bayramları da sadece tatil fırsatı olarak görmemek lazımdır. Son zamanlarda bayramlar özünden uzaklaşmakta sadece ama sadece tatil fırsatı olarak görülmektedir.
Tatil, parayı ve zamanı bol bol tükettiğimiz, sadece eğlendiğimiz bir kaçış olmamalıdır. Tatili, faydalı işlerin yapıldığı, bilgi ve görgümüzü artırdığımız, eş ve dostların ziyaret edilip yaşlılarımızın gönüllerinin alındığı dinlenme amaçlı bir faaliyet olarak görmeliyiz.
Göz açıp kapayıncaya kadar koca bir sene ve çalışma dönemini geride bıraktık. Yaz mevsimi, yani tatilin özünü oluşturan mevsim geldi. Ülkemizin doğal güzellikleri, üç tarafının denizlerle çevrili olması, çok eski bir tarihe sahip olması, birçok medeniyete ev sahipliği yapması, dört mevsimin de yaşanması, farklı tatil anlayışlarını aklımıza getirmektedir. Ülkemizde tatil kavramı üzerinde ciddi değişmeler oldu. Bu değişimleri insanımız artık benimsedi. Tüm dünyadaki tatilciler için ülkemiz gezilecek-görülecekler listesine dâhil edildi.
Şimdiki tatil kültürü modern yaşamın bir ürünüdür. Bütün dünya insanlığı da bu tatil kültürünü benimsemektedir. Keşfedilmemiş dünya coğrafyasını keşfetme arzusu, sıcak iklimler, masmavi denizler, uzun kumsallar, su parkları, doğa yürüyüşleri, konforlu oteller, her bölgenin kendine has lezzetli yemekleri, tarihi değerler, cıvıl cıvıl çarşılar, binlerce yıllık tarihe tanıklık eden tarihi şehirler, dinler için önemli merkezler, bunların yanında her türlü kültürel değerler, yeni dünya düzeninin tatil anlayışını şekillendirmiştir. Ülkemiz insanının tatil yapması için bunlar yeterli mi? Hayır, bu tatili yapabilecek zaman ve maddi imkânlar gereklidir. Çünkü Anadolu insanı tatilini hala eş dost ve memleket ziyaretleriyle geçiriyor. Bunların yanında lüks oteller ve tatil köylerinde tatil yapmayı düşünen aile sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Bu da toplumun zenginleşmesiyle paralellik göstermektedir. Bunun yanında son yıllarda gelişen devre mülk tatil anlayışına da insanımız alışmıştır. Devre mülk konusunda insanlarımızın bazı kaygıları olmasına rağmen bu tarz tatile toplumumuz alışmıştır. Bir de Türkiye’nin her köşesinde termal kaplıcaların olduğunu, termal tatilin yaygınlaştığını görüyoruz. Alternatif tatil yapmaya yönelenler her geçen gün artmaktadır. Artık Palandöken Dağı’nda da, Çoruh Nehri’nde de, Alaçatı’da da alternatif tatil seçenekleri olduğunu öğrendik. Tatil yapacak insanların bunların dışında hala alternatif arayışlar içinde olduğunu biliyoruz.
Tatil kültürü, tüketim toplumunun ortaya çıkmasıyla birlikte değişime uğramıştır. Yapılan reklamlar kişilerin sağduyularına değil, nefislerine ve tutkularına seslenir. Günlük gazete, dergi, televizyon, internet gibi iletişim araçlarının önemli bir bölümü, resimli ilanlar vererek, yapay ihtiyaçlar üreterek, insanları tatil yapmaya teşvik etmektedirler. İnsanoğlu tatil yaparken tabiattaki birçok türü de aşırı tüketerek yok etmektedir. Tabiatın üzerinde gelecek kuşaklarında hakkının olduğunu bilmeliyiz. Yalnızca kaynaklar değil, insanoğlunun kendisi de bu sayede tükenmektedir.
Nuri KAYA
SORGUN DÜŞÜNCE KULÜBÜ