Sorgun’da İnternet ve Gelişimi

Yahu nedir bu İnternet ? İnternet, inter (arasında) ve net (ağ) kelimelerinin birleşmesinden oluşur. Bu da “Ağlar arasında” anlamına geliyor.

İnternet tüm kısıtlama ve sınırlardan bağımsız, merkezi kontrol dışında işlev gösteren (her ne kadar böyle dense de Amerika Başkanı bile kısıtlanabiliyor )    ve bilgisayarların bir ağ dâhilinde birbiri ile bağlantıda olmasını sağlayan bir iletişim ağı olarak nitelendirilir. Kısaca internet TCP/IP olarak adlandırılan bir transfer kontrol protokolünün kullanılması suretiyle bilgisayar ağlarının birbirine bağlanmasını sağlayan elektronik iletişim ağı olarak nitelendirilir.

İnternet bir yönüyle birbiriyle ile bağlı olan telefon hatlarıyla benzer prensiplerle çalışır. Dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi Sorgun’un köylerinde de İnternet hala mevcut olan telefon hatları üzerinden işlev göstermeye devam etmektedir.

Aslında tarihi çok eski olmayan İnternet, Türkiye’de ilk defa 12 Nisan 1993’te ODTÜ’den Ankara-Washington arasına kurulan bir kiralık hat ile gerçekleşti. Bu bağlantı 64 Kbps (ps) hız ile hayata geçti. Tüm dünyada olduğu gibi bilgi aktarımı amacıyla kullanılmaya başlandı. Bu bağlamda 1995 yılı içinde, dünyadaki gelişime paralel olarak, Türk girişimcileri de günden güne artan bir talep ile İnternet ortamını; web sayfaları, elektronik posta ve diğer servisleri ile kullanıcıların beklentileri doğrultusunda etkileşimli olarak, özellikle tanıtım ve pazarlama için kullanmaya başlamışlardır. 

Sorgun’a İnternetin gelişi 90’lı yılların sonu 2000‘li yılların başlarına denk gelmektedir. İnternetin bende yarattığı şaşkınlığın aynısını televizyonda da yaşamıştım. Daha 7-8 yaşında iken televizyon alınmış, öncesinde komşuların evine gidip yer yer evden kovulduğumuzda kaçak olarak pencere arkasında izlediğimiz (çocukluk işte) televizyon babamın mecbur kalmasıyla hayatımıza girmişti.

Televizyonun görüntüyü ekrana nasıl getirdiği bende şaşkınlık yaratmıştı. Nasıl olabiliyordu da bu görüntü kablolar arasından çıkıp resme bürünüyordu bir türlü anlayamamıştım.

Aradan yaklaşık 10 yıl geçmiş bu defa da bilgisayar, İnternet kavramları hayatımıza girmişti, herhalde bilgisayarda televizyon gibi bir şeydir demiştim yanılmışım daha fazlasıymış tabi. Televizyonda kafama takılan konular İnternette de kendini göstermişti. Internet ortamında mesajlaşma programlarıyla tanışmıştık. İsim vermeyeyim reklam olmasın şimdi, tanıdığın tanımadığın kişilere anlık mesaj atıyordun, bu yetmezmiş gibi, o da sana canlı canlı cevap veriyordu. Gerçekten garipti. E-mail gönderiyorsun herhangi bir mail adresine nasıl iletiliyordu adres karışıklığı olur muydu? “Farklı bir kişiye giderse ne olurdu acaba?” gibi garip sorular soruyordum. Bu şaşkınlıkları yaşarken aklımda bu teknolojinin eseri olan mühendisliği okumak yoktu tabi.

İnternet Sorgun’a benim liseli yıllarıma denk gelen dönemde kendini hafiften hissettirmeye başlamıştı. Bu dönemde okullarda ve diğer kamu kurumlarında işler hala evraklarla yani klasik yöntemlerle ilerlemekteydi. Bilgisayarı Sorgun’da birkaç büyük esnaf hariç kimsede görmek mümkün değildi. Onlar da bilgisayarları aslında İnternet bağlantısı ile kullanmıyorlardı sadece muhasebe programları yani hazır masa üstü programlar ile stok yönetimi amacıyla kullanırlardı. Masalarında bilgisayarın olması ayrı bir havada katmıyor değildi tabi. Gerçek amaçlı yani İnternetli bilgisayarları PTT ve bankalarda görmekteydik. Büyük geniş arkaya doğru uzanan beyaz renkli monitörler yanında kocaman kasalı bilgisayarları hatırlarsınız.  

Sorgun halkının İntenet kullanımı , İnternet kafeleriyle kendini göstermeye başladı. Bu dönemde benim hatırladığım kadar 8-10 tane İnternet kafe açılmıştı.

Hemen hemen hepsinin düzeni şöyle idi: Üzeri numaralandırılmış sıralı masalar ve üzerinde eski kasalı (o dönemin yenisi) bilgisayarlar bulunurdu. Bu masalar, oturduğunuzda sağınızı solunuzu göremeyecek şekilde yükseltilmişti (Her ne kadar kafe olsa da yaptıklarının gizli kalınması isteniyor gibi bir his uyandırıyordu).

Kafelerdeki İnternet, telefon hattı üzerinden bağlanan ve bilgisayarlara switch üzerinden kablolarla ile iletilirdi. Bu bilgisayarlar arkasında bir sürü kablo görebilirdiniz. Tek hat üzerinden yapılan bağlantı yavaş olurdu.

Siz bir masaya oturur ana bilgisayarın başındaki kişiye (Ana bilgisayar dedimse kafenin sahibi ya da çalışanın bilgisayarı, İnternet kafenin girişinde kallavi bir masa üzerinde bulunurdu bütün kafelerde aynıydı hemen hemen) örneğin “7 numaralı bilgisayarı açar mısın?” dediğinizde, ekran açılır açılmaz sağ alt tarafta pop up ekran açılır saat ve ücret bilgisi hemen çıkıverirdi, ücret bilgisi her 15 dakikada bir güncellenirdi. Genelde İnternet kafeleri öğrenci ve gençler kullandığından bir göz sürekli zamana ve ücret bilgisine kayıverirdi. Arkadaş gruplarıyla gidilir ve genelde bilgisayar oyunları oynanırdı. Şu an çok popüler olan arama motoru olmasına rağmen çok da kullanılmazdı. Bu dönemde kullanılan İnternet, bilgiyi araştırma yerine bilgisayar ve İnternet dünyasının ne olduğunu anlamak, oyun oynamak ve eğlenmek için kullanılırdı.

Bu tanışma dönemini İnternet kafelerle geçiren Sorgunlu, yavaş yavaş teknolojinin gelişmesiyle etrafta yeni iş yerleri görmeye başlamıştı. Bilgisayar satan veya tamiri yapan iş yerlerinin camlarında, format atılır yazısı göze çarpmaya başlamıştı. Bu dönem İnternet kafelerin yavaş yavaş kapanmasına denk gelecekti ki artık yavaştan Sorgun halkı bilgisayarları evlerine sokmaya başlamıştı. Dizüstü bilgisayarlar raflarda kendini göstermişti.

İnternetin evlere girmesi, servis sağlayıcılarının ortaya çıkması ve çeşitlenmesiyle oldu. İnternetin ilk yıllarında bireylerin ağa erişim için en fazla kullandığı yöntem çevirmeli kullanımdı. İnternetin hızı o kadar düşüktü ki (şöyle düşünün şuan kullanılan anlık mesajlaşma programlarını kullanmazsınız), bağlantı için hattan gelen sesi uzun bir süre dinlemeniz gerekirdi. Tabi zaman ilerledikçe modemleri görecektik kablolu olanından.

Türkiye’de kullanılan İnternet teknolojisi, dünyadaki gelişmelere paralel olarak 2000’li yıllarda İnternete bağlanmak için ADSL teknolojisiyle tanıştıktan sonra çevirmeli bağlantı bir kenara itildi. İnternete bağlanma hızında da kayda değer artış yaşandı. Sorgun halkı evlerinde daha önce devlet kurumu olan, sonra özelleşen kurulumun altyapı çalışmalarıyla fiber teknolojisini kullanmaya başladı. Hızı ADSL‘e göre 10 kat daha hızlı İnternet hizmeti vermektedir. 2019 verilerine göre Yozgat’ta fiber-optik kablo uzunluğu 2657 km, kişi başına fiber altyapı/metre 6.3’tür. Aslında bu değer Ankara , İstanbul’daki kişi başına düşen değerden çok daha fazladır.

Türkiye’nin GSM teknolojisiyle tanışması ise 1994 yılında gerçekleşti. GSM ilk kez Ankara, İstanbul ve İzmir’de kullanıcılara hizmet vermeye başladı. Daha sonra dünyada 3G ve 4G mobil bağlantı karşımıza çıkmıştı. Bu dönem akıllı telefonların karşımıza ilk çıktığı döneme denk gelmektedir. 3G Türkiye’de 2009 yılında kullanıma girmiş ve İnternetin hızı 28 Mbps olmuştu. Dördüncü nesil kablosuz telefon teknolojisi 4G’nin gelmesi, 5G altyapısının öncüsü olacak 4.5G ile Türkiye 2016 baharında daha hızlı bir mobil İnternete merhaba diyecekti. Şunu söylemek lazım 4G ile 4.5G arasında fark yoktur. Türkiye’ye has bir tabirdir. 4G internet hızı 375 Mbps‘dir.  Aslında kronolojik olarak hızlar giderek yukarı çıkmaktadır.

Sözün özü hayatımızı çepeçevre kaplayan geçen yüzyılın 90’lı yıllarının ortalarında kimsenin hakkında en ufak fikri olmayan İnternet kullanımı, Sorgun ölçeğinde İnternet kafelerle başlayıp çevirmeli ağlar, ADSL, FİBER, 3G, 4.5 ile zirveye ulaşmaktaydı. İnternet, akıllı telefonların da ortaya çıkmasıyla hayatımız sardı. Sanki bu teknolojiyle doğmuş gibi olduk. Öyle ki Sorgun’da nereye kafanızı çevirseniz elinde telefon olmayan kişi yok ve yaş sınırı 10‘un altına düşmüştür. Ülke öyle bir hale geldi ki anlık mesajlaşma uygulamaları 12 saat kapandığında ne yapacağımızı şaşırır olduk. O kadar kaptırdık ki kimi sektörlerin işleri durma noktasına geldi. Gülelim mi ağlayalım mı bilemedim.

Yasin AĞAN

SORGUN DÜŞÜNCE KULÜBÜ

Kaynakça: https://indigodergisi.com/wp-content/uploads/2021/01/turkiye-fiber.png

Author: yasin66
İsim: YASİN AĞAN