“Karamağara bucağı köylerini dolaştım. Hemen her evde ıstar tezgahı ve çitleri (dokuma tezgahı) çalışır durumda gördüm.” (Y. Durul, Orta Anadolu Halk El Sanatları Yarışması, Türkiye’miz, S.15, Şubat 1975, S.34 / Yöre Özellikleriyle Yozgat Kilimleri – Bekir Deniz Makalesi 4 numaralı dipnottaki atıf)
SORGUN’DAN ÇIKTIM YOLA ADLI KİTAPTA DOKUMACILIK İLE İLGİLİ ANLATILANLAR
“Emine artık ufak tefek dokuma işlerine de başlamış. Annesi Fadime kadın güzel halı dokurmuş. Önceleri Emine, yolluk, çul, şayak gibi düz ve basit şeyleri dokumayı öğrenmiş. Daha sonra basit desenlileri ve giderek kilim, halı yastık ve halı gibi karışık desenlileri maharetle dokuya biliyormuş
Zamanla tezgâhın kurulup sökülmesi yanında yün taramak, yün eğirmek ve yün boyamak gibi dokumayla ilgili tüm ayrıntıyı annesiyle birlikte uygulayarak öğrenmiş.
O dönemde, köyün bütün genç kızları dokuma işlerinden az çok anlarlarmış. Zira kullandıkları birçok ev eşyası ve giysilerini, kendileri yapmak durumundaymışlar.
Bu eşyalara, bir çiftçi evinin gereksinim duyduğu pek çok şey dâhil olurmuş. Örneğin; yatak, yorgan, yastık, minder, halı, kilim, yolluk, çul, çuval, çorap, hırka, kazak, şalvar, başlık gibi yünden yapılan her şeyi kadınlar imal ederlermiş.
Ayrıca pazardan alınan pamuklu kumaşlarla da kendilerine fistan, iç çamaşırı, erkeklere don, gömlek, mintan gibi giyim eşyalarını, özellikle gelinlik çağına yakın kızlar dikerlermiş.
Emine de bu işlerden hiç bir zaman geri kalmazmış. Hem evlerinin ihtiyaçlarını diker, hem de ilerde kullanmak üzere, bu eşyalardan bazılarını çeyiz olarak hazırlarmış
Emine, tek kızını en iyi biçimde eğitmek, her işi öğretmek, onun kimseden geri kalmamasını sağlamak için elinden gelen çabayı gösteriyordu. Tekmile ileride çok güzel kanaviçe işleyecek, oya örecek, yün taramayı, boyamayı ve eğirmeyi öğrenecek, yolluk, çul ve kilim dokuyacak ve ayrıca güzel yemek yapmayı, çamaşır yıkamayı, velhasıl hemen her türlü ev işini mükemmel bir şekilde öğrenecekti.”
(Sorgun’dan Çıktım Yola / Anılarım /Prof. Dr. Rauf Yücel / Sorgun Belediyesi Yayınları No: 10)
“Evleri çukurmo’la
Çulhalık dokurmo’la”
(Yozgat Manileri / Muhsin Köktürk / heryönüyleyozgat adlı web sitesi )
TEKNE KAZINTISI ADLI KİTAPTA DOKUMACILIK İLE İLGİLİ ANLATILANLAR
“Ana ! O ağır ev işleri yanında yine uykusuz kalarak
“CULHALIK”da şalvar dokuduğunu da biliyoruz. Biz dünyadan habersiz mışıl mışıl uyurken, arada bir takır takır mekik sesleri dinlerdik. Koyun yünü ipliğini, getirenlerin isteğine göre erkek şalvarı, çoban abası, seklem çuvalı, nakışlı heybe ve hurç dokurdun. (Tekne Kazıntısı / Öykü / Arif Baş)
“Iğ ile inceltip kendir ipini,
Araya vermezdik onun sapını,
Istarda culfalık bilip çapını,
İlmeği çekerdik bizim köylerde.”
(Bizim Köylerde /Ş iir / Aşık Efruze – Songül Yurdagül / heryönüyleyozgat adlı web sitesi)
DAĞARCIĞIMDA ANADOLU’NUN ÖZ VERİSİ ADLI KİTAPTA DOKUMACILIK İLE İLGİLİ ANLATILANLAR
ÇAYÖZÜ KÖYÜ’NDE KİLİMCİLİK
“Kilim ve halılar koyun ve keçilerimizin yününden dokunur. Doğal keçi ve koyun yünü renkleri de kullanılabilir veya boyanır. Özel tezgâhımız vardır.”
“Dokuyacağımız eşyaya göre ipi, gelepleri farklı kalınlıkta ve büklümde ayrı ayrıdır. Halı ipi kalın eğrilir. Kilim ipi ondan biraz daha ince eğrilir. Yastık, heybe ondan da biraz daha ince eğrilir. Şalvar, başlık, kayma kuşak saç teli gibi ince eğrilir. Tezgâha atkı ipi kıvrak eğrilir. Geçki ipi yefek eğrilir.”
“Boyalar – kök boya derler – çeşitli bitki kökleri ile toprak karıştırılarak yapılır. Bu boyalar sıkı olur, solmaz, akmaz.
Kök boya dağlardan çıkarılan, ağaç ve bitki kökleri, kaya ve toprak çeşitleridir.”
“Eğer ipler boyanacaksa, ateş ocağı veya tandır üzerinde bakır kazanda yapmalıdır. Kazana su doldurulup ağzına bakır kermesi konarak kaynaması beklenir. Boyası atılır, bir miktar yağ kullanılır. Karıştırarak gelepler içine basılır. İstenilen koyuluğa göre kaynaması vardır. Kaynayan ve boyanan ip, ağzı kapalı kazanda kermeğiyle yirmi dört saat uyuyacak. Ertesi gün soğuk suyla iyice yıkanacak. Gölge yerde kurutulacak. Kuruyan gelepler sarılıp, bir sepete yerleşecek. Kirmen, ığ (iğ) gibi her kalınlık için ayrı aletimiz vardır, yünler eğrilir. lygı ipi tekrar bükülecek. lyılıp tarağa, kücüğe çekilip çulfalığa asılacak.” (Dağarcığımda Anadolu’nun Öz Verisi / Kadın Aşık Sefil Döndü)
Adnan KORKMAZ
SORGUN DÜŞÜNCE KULÜBÜ