Varlık Fonunun Dünya’da ve Türkiye’de Uygulaması, İktisadi ve Hukuki Boyutları | Fatih ŞAHBAZ

Varlık Fonunun Dünyada ve Türkiye’de Uygulaması, İktisadi ve Hukuki Boyutları

Uygulama açısından ülkemiz ekonomik literatürüne dâhil olan yeni bir kavram, Varlık Fonu. Gündemimize hızlı giren ancak hâlihazırda yoğun olarak siyasi açıdan tartışılan Varlık Fonu’nun dünyadaki uygulamaları, amaçları, avantajları, dezavantajları ve hukuki boyutlarına ilişkin hususlar nelerdir?  Bizce kısa vadede çözümlenemeyecek olan; uzun vadede zamanla ve uygulanması ile göreceğimiz bu hususların netleştirilmesi gerekmektedir.

Çalışmada Varlık Yönetim Fonlarının tarihsel gelişimi, dünya uygulaması, Türkiye uygulaması ve kanunun maddeler halindeki yorumlamaları mevcuttur.

Çalışmamızda daha çok yurt dışı varlık fonları (İngilizce kaynakların çevirisi ile) yukarıdaki kavramsal çerçeve açısından irdelenmiş, ülkemiz uygulamasına da dünya geneli uygulamalar açısından değinilmiştir. Bu nedenle kaynak sayısı az gibi görünse de çevirinin anlaşılan hal ile yapılmış olması, her hangi bir Türkçe kaynaktan alınmaması çalışmayı orijinal hale getirmektedir.

Varlık Fonu: (Sovereign Wealth Funds-SWF)

Ulusal Varlık Fonları, riski minimize etmek ve kar maksimizasyonunu sağlamak amacı ile çeşitli finansal varlıklara yatırım yaparak fon getirilerini artırmayı hedefleyen, devletin sahipliği ve yönetimi altında atıl fonları harekete geçirerek yeni kaynak yaratmaya çalışan fonlardır. [1]

Ulusal Varlık Fonlarının kaynağını devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yatırım fonları ile ödemeler dengesi fazlalıkları, resmi yabancı para işlemleri (yabancı para rezervlerinden), özelleştirme gelirleri, hükümetin transfer harcamaları (cari mal ve hizmet üretim karşılığı olmayan harcamaları), mali fazlalıkları ile ihracat fazlası kaynak gelirleri oluşmaktadır.

Bu tanımın dışında olmak üzere ulusal varlık fonlarının geleneksel sınıflandırmasına baktığımızda ise istikrar fonları, birikimler ve gelecek nesil fonları, emeklilik ihtiyatı fonları, ihtiyat yatırım fonları, stratejik büyüme fonları gibi fonları kapsadığı da görülmektedir. Genel anlamda diğer ülkeler mevcut birikimlerini büyütmek ve daha büyük kazançlar oluşturabilmek adına portföylerindeki bu birikimlerini değişik alanlara yöneltme arayışına girmişler bunun sonucunda da varlık fonu oluşturma ihtiyacı doğmuştur.

Dünya Uygulaması

Günümüz kapitalist sisteminde küçük fonların riski az olduğu gibi getirisi de düşüktür. Büyük fonların riski fazla olduğu gibi iyi değerlendirildiğinde bu fonların getirisi de riski oranında büyüktür. Ayrıca kaynak maliyeti karşılığı (faiz) ile edinilen ve iyi değerlendirilmeyen fonların kullanılmaması, kaynak maliyetinin altında getiri ile kötü kullanılması, fonların atıl bekletilmesi verimliliği azalttığı gibi zamanla fonların erimesine de neden olabilmektedir.

Dünya genelinde 78 adet varlık yönetimi fonu bulunmaktadır. Fonun en eskisi Amerika’da 1854 yılında kurulan ve petrol-diğer emtialardan arta kalan fazla ile oluşturulan Permanent School Fund isimli US-Texas fonudur. Petrol ve gaz emtialarından sağlanan fazla ile Permanent University Fund isimli US-Texas fonu 1876 yılında, takiben yine Amerika’da arazi ve madencilik işletme haklarından kalan fazla ile oluşturulan US- Utah fonu 1896 yılında kurulmuştur.

Dolayısı ile egemen servet fonları veya varlık fonlarının doğduğu yere ABD’ diyebiliriz.

1952 yılında Suudi Arabistan’da petrol fazlası gelirleri değerlendirmek için kurulan “SAMA Foreign Holdings” isimli fon ise 20. yüzyılda kurulan ilk varlık fonudur. Bu bağlamda ABD’de doğan ve gelişen varlık fonlarının yaklaşık yüzyıl sonra petrol sermayesi ile yani Suudi Arabistan ile tanıştığı ve geliştiğini ifade edebiliriz.

Devamında ABD kıtası başta olmak üzere Avrupa ve Asya’ da da yaygınlaşan bu fonların dünya genelinde 78 ülkede 7,4 Trilyon USD toplam büyüklük ile faaliyet gösteren devasa kurumlar haline dönüştüğünü söyleyebiliriz. Bu toplam büyüklüğün kaynağını oluşturan iki emtianın da petrol ve gaz emtiaları olduğunu ifade edebiliriz.

Dünya geneli toplam fon kaynağının emtia dağılımı petrol ve gaz da 4,2 Trilyon USD, petrol ve gaz dışı diğer emtialar da ise 3,2 Trilyon USD tutarındadır.

Dünya genelinde bir analiz yapıldığında toplam fon değerinin ilk beşi içerisinde Norveç, Çin, Birleşik Arap Emirlikleri (Abu Dabi), Suudi Arabistan ve Kuveyt yer almaktadır. Toplam fon değeri  içerisinde en büyük pay 1990 yılından bu yana faaliyet gösteren Norveç’e aittir. Fonun adı “Norveç Hükümet Emeklilik Fonu-Global” olup; fonun tutarı 885 milyar USD’dir. Fonun ana kaynak kalemini petrol satışından arta kalan tutarlar oluşturmaktadır.

İkinci sırada “Çin Yatırım şirketi” bulunmaktadır. Fon 2007 yılında kurulmuş olup; 813 milyar dolar büyüklüğe sahiptir. Norveç modelinden farklı olarak doğal kaynak gelirleri değil emtia dışı yabancı para rezervleri bu fonun kaynağını oluşturmaktadır.

Üçüncü sırada 792 milyar büyüklüğe sahip Ortadoğu’nun en büyük fonu “Abu Dhabi Yatırım Kurumu” yer almaktadır. Fon 1976 yılında kurulmuş olup; ülkenin petrol gelirlerinden elde ettiği bütçe fazlası gelirler bu fona aktarılmaktadır.

İlk beş ülkeden Norveç, Birleşik Arap Emirlikleri (Abu Dabi), Suudi Arabistan ve Kuveyt’in emtia geliri alanı petrol iken Çin’in emtia alanı petrol ve gaz dışı diğer emtialardır.

2005 yılından beri en az 40 ulusal varlık fonu kurulmuştur. Özellikle 2003-2013 yılları arasında ulusal varlık fonu aktifi ağırlıklı petrol ve doğalgaz olmak üzere emtia fiyatlarındaki artışa bağlı olarak çok hızlı artış kaydetmiştir. [2]

Ulusal Varlık Fonlarının Avantajları:

Fon yönetim amacına ve devletlerin politik hedeflerine bağlı olarak varlık fonlarının işlevi birçok farklı noktaya dayanmaktadır. Bir tasarruf aracı olarak varlık fonları, uzun vadeli yatırım kapasitesi oluşturması bakımından ekonomik büyüme ve kalkınmaya doğrudan katkı sağlamaktadır. Ay­rıca varlık fonları iç ve dış şokların oluşturabi­leceği dalgalanmalara karşı direnç sağlaması, dev projelere finansman kaynağı oluşturması, finansal sisteme likidite akışı sağla­yarak piyasa dengesinin korunması, tasarrufların stratejik alan ve yatırımlara yönlendirilmesi gibi noktalarda asli işlevini gerçekleştirmekte ve bu yönleri ile dikkat çekmektedir. Bununla birlik­te varlık fonları, doğal kaynak ihracatçısı ülkeler açısından bakıldığında “istikrar fonu” rolüyle ülke ekonomilerini petrol başta olmak üzere fiyat dalgalanmalarından korumakta ve yeni yatırım alanlarına imkân sağlayarak ekonomik çeşitlen­dirmeyi teşvik etmek amacını da taşımaktadırlar. Doğal kaynakların yenilenemez oluşu da hesaba katı­lırsa, bugün elde edilen zenginlik ve refahın ge­lecek kuşaklara aktarılmasında da varlık fonları öne çıkmaktadır.[3]

Bu bağlamda ekonomik düzen içerinde varlık fonlarının piyasayı düzenleyici, hatta olumsuz şoklara karşı piyasaya olumlu müdahalede bulunabilecek bir araç olduğu, ayrıca gelirlerin atıl kalmayıp değerlendirilmek sureti ile erimeden gelecek kuşaklara aktarılması gibi asli bir avantajının olduğunu söylemek mümkündür.

Varlık Fonunun Dezavantajları:

Varlık Fonların yukarıda belirtilen avantajlarının yanı sıra birtakım olumsuzlukları da bulunmaktadır. Bunlardan ilki fonların kötü yönetilmesi sonucunda fonu oluşturan kaynakların erimesi buna bağlı olarak da ülkenin ekonomik ve finansal açıdan zarara uğramasıdır.

Ulusal varlık fonları hükümetlerin piyasaya müdahalelerinde bir araçtır. Varlık fonları hükümet politikalarından (yatırım, büyüme vb.) bağımsız düşünülemez.  Dolayısı ile fonların hatalı politik uygulamaların kurbanı olması ve ekonomik güç odaklarının hatalı tasarrufları ile değerlendirilmeleri varlık fonları açısından duyulan bir diğer önemli kaygıdır.

Piyasayı düzenleme amacı ile potansiyel pazar dalgalanmalarına ve piyasa belirsizliklerine fonlar aracılığı ile yapılan müdahalelere piyasanın göstereceği reaksiyonlar noktasında da olumsuzluklar bulunmaktadır. Şeffaf olmayan ulusal varlık fonu yatırım stratejileri ve davranışları, piyasaya yapılan hatalı müdahaleler uzun vadede fon görüntüsüne yönelik değerlendirme güçlüklerine ve portföy kayıplarına neden olabilecektir.

Ulusal varlık fonu yatırımlarının amaçları veya hükümetin politik hedefleri özel sektör ve toplum arasında birkaç çıkar çatışması doğurabilecektir.

Ayrıca ulusal varlık fonlarının finansal korumacılık ve piyasaya müdahale aracı olarak kullandırılmasına dönük olumsuzluklar da bulunmaktadır.[4]

Bu bağlamda fonların hükümetin hatalı politikasının kurbanı olmaması, hatalı yönetim ve yönlendirmeler ile bölüşümde adaletsizliğe yol açmaması, fonların erimemesi, belirli bir kesimin amacına uygun ve toplumun çoğunun çıkarına aykırı değerlendirilmemesi gerektiğini ifade edebiliriz.

ULUSAL VARLIK FONU TÜRKİYE UYGULAMASI

Türkiye’de Varlık Fonu 26.08.2016 tarih ve 6741 sayılı “Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketinin Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile düzenlenmiştir. Kanunun kabul tarihi 19.08.2016 (yayın tarihi 26.08.2016) olup, kanun yayın tarihi ile yürürlüğe girmiştir. Kanun on üç maddeden oluşmaktadır.

KANUNUN AMACI:

Madde 1:

Bu Kanunun amacı sermaye piyasalarında araç çeşitliliği ve derinliğine katkı sağlamak, yurt içinde kamuya ait olan varlıkları ekonomiye kazandırmak, dış kaynak temin etmek, stratejik, büyük ölçekli yatırımlara iştirak etmek için Türkiye Varlık Fonu ve bu fona bağlı alt fonları kurmak ve yönetmek üzere Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketinin (Şirket) kurulması, yönetimi ve faaliyetlerine ilişkin esasları düzenlemektir.[5]

Kanunun 1. Maddesinde de ifade edildiği üzere Varlık Fonunun en büyük amacı fonun sermaye piyasalarında bir araç olarak kullanılacak olmasıdır. Yanı sıra kamu fonlarının ekonomiye kazandırılması, dış kaynak temin edilmesi, büyük yatırımların finanse edilmesi fonun diğer önemli amaçlarıdır.

Türkiye ekonomisinde finansal hareketler ile kur ve borsa üzerinde gerek yurt içi gerek yurt dışı fonlar ile spekülatif baskılar kurulabilmektedir. Spekülatif hareketlerin etkilerinin azaltılmasında asli müdahale aracı Merkez Bankası’dır. Ancak Merkez Bankası ile yapılacak önleyici ve düzenleyici müdahaleler her zaman mümkün olmamakta, hatta yapılacak müdahaleler her zaman müdahaleden beklenen faydayı sağlamamaktadır. Bu anlamda Varlık Fonu kısa sürede ve etkin bir şekilde piyasaya dönük alacağı aksiyonlar ile piyasa şoklarının önüne geçilebilecektir.

Kamu fonlarının ekonomiye kazandırılması amacı olumlu bir amaçtır. Ancak bu amaç bir ekonomik kazandırımdan öteye geçip, optimum değerlendirme ile kamu fonunun erimemesi bağlamında anlamlıdır. Aksi halde salt ekonomiye kazandırıp, etkin bir değerlendirme yapılmaması veya fonların hatalı politik uygulamalar ile erimesi durumunda amaç anlamsız olacaktır.

Dış kaynak temin edilmesinde bir tüzel kişilik olarak borçlanabilmesi hedefleniyor ise bu durum fonun amacına uygundur. Ancak bu borçlanabilme fonun değerlerinin teminat gösterilmesi şeklinde olacak ise beraberinde bazı riskler doğurabilecektir. Dolayısı ile fonun borçlanmada teminat değeri olarak düşünülmesi borç alınan tutarın etkin kullanılması durumunda anlamlı olacak iken aksi halde dünya uygulamasına aykırı olacaktır.

Devlet eli ile yapılacak olan büyük yatırımlarda ya dış ülke ya dış ülke finansman sağlayıcıları ile yurt içi ya da sadece yurt içi finansman sağlayıcılar tarafından konsorsiyumlar kurulabilmektedir. Bu konsorsiyumların karar alması, kaynak maliyeti, atıl fonların realize edilerek yatırıma dönüştürülmesi vb. birçok husus sorun oluşturabilmektedir. Bu nedenle Varlık Fonu ile bu tür yatırımların yapılması sürecin kısaltılması, karar alımının hızlandırılması, bürokrasinin azaltılması yönünde birçok olumlu kazanımlar sağlayacaktır. Ancak bu yatırımların finansmanında varlık fonu sadece yatırımları finanse etmeli, misyonuna uygun kararlar almalıdır.

Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketinin kuruluşu ve faaliyet konusu

Madde 2: 

(1) Başbakanlığa bağlı, ana faaliyet konusu bu kanunla belirtilen Türkiye Varlık Fonu ve alt fonların kurulması ve yönetimi olan, profesyonel yönetim ilkelerine göre yönetilen, özel hukuk hükümlerine tabi Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi kurulmuştur.

(2) Şirket, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın ticaret siciline re’sen tescil olunur.

(3) Şirket; stratejik yatırım planında belirtilen hedefler ile likidite, yatırım, risk ve getiri tercihlerini dikkate alarak;

a) Yerli ve yabancı şirketlerin paylarının, Türkiye’de ve yurt dışında kurulan ihraççılara ait payların ve borçlanma araçlarının, kıymetli madenler ve emtiaya dayalı olarak ihraç edilen sermaye piyasası araçlarının, fon katılma paylarının, türev araçlarının, kira sertifikalarının, gayrimenkul sertifikalarının, özel tasarlanmış yabancı yatırım araçlarının ve diğer araçların alım satımını,

b) Her türlü para piyasası işlemlerini,

c) Gayrimenkul ve gayrimenkule dayalı haklar ile her türlü gayri maddi hakların değerlendirilmesini,

ç) Her türlü proje geliştirme, projeye dayalı kaynak yaratma, dış proje kredisi sağlama ve diğer yöntemlerle kaynak temini işlemlerini,

d) Her türlü ticari ve finansal faaliyetleri,

ulusal ve uluslararası birincil ve ikincil piyasalarda gerçekleştirilir. Şirket tarafından, ulusal yatırımlar ile uluslararası alanlarda diğer devletler ve/veya yabancı şirketlerce yapılacak yatırımlara iştirak edilebilir.

(4) Şirketin organizasyon yapısında; portföy yönetim birimi, araştırma birimi, muhasebe, kayıt, bilgi ve belge sistemleri ile düzenli iş akışı ve haberleşmeyi sağlayacak organizasyon, iç kontrol ve risk yönetim sistemi ile iç denetim birimi, fon hizmet birimi ile gerekli diğer birimler kurulur. Şirket, faaliyet konularına ilişkin olarak hizmet alımı yapabilir. Şirketin faaliyet konusu ve amacı, sermaye miktarı, payları, payların devir esasları, paylara tanınacak imtiyazlar, tasfiye, devir, birleşme, fesih, organlar, komiteler, bunların oluşumu, görev, yetki ve sorumlulukları ile çalışma usul ve esasları, hesapları ve kârlarının dağıtımı ile teşkilatına ilişkin esaslar ile sair hususların yer aldığı esas sözleşmesi genel hükümlerle bağlı olmaksızın doğrudan tescil ve ilan edilir.

(5) Şirketin 50.000.000 (elli milyon) Türk lirası olan kuruluş sermayesi Özelleştirme Fonundan karşılanır. Tamamı ödenmiş olan bu sermayeyi temsil eden paylar Özelleştirme İdaresi Başkanlığına aittir.

(6) Şirketin hisse senetleri nama yazılıdır.

(7) En az beş kişiden oluşan yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile genel müdür Başbakan tarafından atanır. Yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile genel müdürün ekonomi, finans, hukuk, maliye ve bankacılık alanlarından en az birinde beş yıldan az olmamak üzere tecrübe sahibi olmaları aranır.[6]

Kanunun ikinci maddesinde varlık fonunun yönetimi, kuruluşu ve faaliyet konusu hakkında bilgi verilmektedir. Kanun maddesinden anlaşıldığı üzere varlık fonu; 50.000.000.-TL sermaye ile kurulmuş anonim şirket statüsünde özel hukuk hükümlerine tabi bir tüzel kişi niteliğindedir. Fonun sermayesi Özelleştirme Fonundan karşılanacak olup; sermayenin tamamı da Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na ait olacaktır. Şirketin faaliyet alanının daha çok sermaye piyasaları ve proje-yatırım alanları olduğu madde içeriğinden anlaşılmaktadır.

Maddede göze çarpan ve netleştirilmesi gereken hususlar bulunmaktadır.

Varlık fonuna devrolan kamu hükümlerine tabi kurum ve kuruluşlar üzerinde Varlık Fonunun statüsü ne olacaktır?

Varlık fonuna devrolan kamu hükümlerine tabi kurum ve kuruluş bünyesinde çalışan personelin hukuki statüsü ne olacaktır?

Söz konusu hususlara aşağıda Türkiye’de Varlık Fonu Yönetimi Uygulaması, Değerlendirme ve Sonuç kısmında değinilecektir.

Kanunun 2. maddesinde önem arz eden bir diğer husus ise 7. Fıkrada yer alan ve “En az beş kişiden oluşan yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile genel müdür Başbakan tarafından atanır.” hükmüdür. Hükümden çıkarılacak husus Varlık Yönetim Fonu’nun idari yönetimi üzerinde doğrudan yürütmenin söz sahibi Başbakan’ın yetkili olduğu, dolayısı ile anonim şirket statüsünde özel hükümlere tabi kurulan fonun hükümet politikası doğrultusunda yönetileceği hususudur. Başbakan’a (yürütmeye) tanınan bu yetki de bir sorun teşkil etmemektedir. Ta ki fonlar etkin ve karlı yönetilsin.

Türkiye Varlık Fonu

Madde 3:  

(1) Şirketin yapısına ve işleyişine ilişkin usul ve esaslar Bakanlar Kurulu tarafından belirlenir. Şirket tarafından hazırlanan Türkiye Varlık Fonu İçtüzüğünün ticaret siciline tescili ile Türkiye Varlık Fonu kurulur. Ayrıca gerek görülmesi hâlinde Türkiye Varlık Fonuna bağlı alt fonlar kurulabilir.

(2) Şirket ve bağlı şirketleri ile Türkiye Varlık Fonu ve Türkiye Varlık Fonu bünyesinde kurulacak alt fonları kapsayan üç yıllık stratejik yatırım planı yönetim kurulu tarafından hazırlanır ve Bakanlar Kurulunun onayı ile yürürlüğe girer.

(3) Bu fonların kuruluşu, yapısı, işleyişi, yönetimi ve yapacağı işlemler Türkiye Varlık Fonu İçtüzüğü ile Şirket esas sözleşmesi hükümleri dâhilinde belirlenir.[7]

Bu maddeden de Varlık Fonunun daha çok hükümet-yürütme uhdesinde faaliyet göstereceği anlaşılmaktadır.

Türkiye Varlık Fonunun kaynakları ve finansman sağlanması

Madde 4: 

(1) Türkiye Varlık Fonunun kaynakları;

  • a) Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından; özelleştirme kapsam ve programında bulunan ve Türkiye Varlık Fonuna devrine karar verilen kuruluş ve varlıklar ile Özelleştirme Fonundan Türkiye Varlık Fonuna aktarılmasına karar verilen nakit fazlasından,
  • b) Kamu kurum ve kuruluşlarının tasarrufu altında bulunan ihtiyaç fazlası gelir, kaynak ve varlıklardan; Bakanlar Kurulu tarafından Türkiye Varlık Fonuna aktarılmasına veya Şirket tarafından yönetilmesine karar verilenlerden,
  • c) Türkiye Varlık Fonu tarafından yurtiçi ve yurtdışı sermaye ve para piyasalarından ilgili mevzuat kapsamında yer alan izin ve onaylar aranmaksızın sağlanan finansman ve kaynaklardan,
  • ç) Para ve sermaye piyasaları dışında diğer yöntemlerle sağlanan finansman ve kaynaklardan,

oluşur.

(2) Sermaye piyasası aracı ihraçlarında her bir ihraca özgü olarak Şirketin gerek duyması hâlinde 6/12/2012tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu ve ilgili mevzuatta öngörülen yöntemler izlenebilir. Bu durumda 6362 sayılı Kanun çerçevesinde Kurul ücreti ödenmez.

(3) Finansman sağlanırken Türkiye Varlık Fonu portföyü üzerinde teminat, rehin, kefalet ve ipotek tesis edilebilir.

(4) Şirket tarafından gayrimenkuller, gayrimenkul projesi veya bir gayrimenkule bağlı hak ve faydaların belli bir tarihteki değeri, bu değeri etkileyen gayrimenkulün niteliği, piyasa ve çevre koşulları analiz edilerek uluslararası alanda kabul görmüş değerleme standartları çerçevesinde değerlemek üzere Sermaye Piyasası Kurulu listesinde yer alan gayrimenkul değerleme şirketleri ile anlaşılabilir.[8]

Varlık fonunun finansman kaynağında asli pay Türkiye Varlık Fonuna devrine karar verilen kuruluşlar ve varlıklar ile Özelleştirme Fonundan Türkiye Varlık Fonuna aktarılmasına karar verilen nakit fazlasına aittir.

24.01.2017 tarih ve 2017/9756 sayılı Bakanlar Kurulu kararnamesi ile;

Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası A.Ş., Boru Hatları ile Petrol Taşıma Anonim Ortaklığı, Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi, Borsa İstanbul Anonim Şirketi, Türksat Uydu Haberleşme Kablo TV ve İşletme Anonim Şirketinin sermayelerinde bulunan Hazineye ait hisselerin tamamı, Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketinin % 6,68 oranındaki Hazineye ait hissesi ile Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü ve Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Türkiye Varlık Fonuna aktarılması kararlaştırılmıştır. [9]

24.01.2017 tarih ve 2017/9756 sayılı Bakanlar Kurulu kararnamesi eki ile Savunma Sanayii Destekleme Fonuna ait veya bu fonun tasarrufunda bulunan 3 milyar Türk Lirası tutarındaki kaynak ile mülkiyeti hazineye ait Antalya, Aydın, İzmir, İstanbul, Kayseri ve Muğla’da bulunan 2.3 milyon metre kare yüz ölçümüne sahip 46 adet taşınmazın Türkiye Varlık fonuna aktarılması kararlaştırılmıştır.[10]

Kamuyu Aydınlatma Platformunun 06.02.2017 tarih ve 2571 numaralı bildirimine göre de T. Halk Bankası A.Ş. ve Türk Hava Yollarının Özelleştirme İdaresi Başkanlığı uhdesindeki payları Türkiye Varlık Fonu’na devrolmuştur.[11]

Hali hazırda fonun mali büyüklüğü 31 milyar TL civarındadır.[12] Dünya geneli fon büyüklüğü içerisinde büyük bir hacim olmamakla birlikte Türkiye açısından bakıldığında bu tutarın ciddi bir boyutta olduğu ve yapılacak devirler ile fonun daha da büyüyeceği düşünülmektedir.

Varlık ve hakların Türkiye Varlık Fonu adına tescili

Madde 5:

 (1) Türkiye Varlık Fonuna devredilen varlıklar ve haklar ile Şirket tarafından gerçekleştirilen faaliyetler neticesinde elde edilen tescile tabi olabilen diğer her türlü değer ilgili siciline veya kütüğüne Türkiye Varlık Fonu adına tescil edilir. Türkiye Varlık Fonu, bu madde kapsamındaki tescil işlemleri ile sınırlı olmak üzere tüzel kişiliği haiz addolunur.[13]

5. maddeden de anlaşılacağı üzere varlık fonu adına tescil edilen varlık ve haklarına karşı anonim şirket statüsünde, özel hükümlere tabi olarak tüzel kişi sıfatı ile sorumlu olacaktır.

Denetim

Madde 6:

(1) Şirket, Şirket tarafından kurulacak diğer şirketler, Türkiye Varlık Fonu ve Türkiye Varlık Fonu bünyesinde kurulacak alt fonlar bağımsız denetime tabidir. Şirket, 6362 sayılı Kanun kapsamında kurumsal yönetim düzenlemelerine uyar.

(2) Şirket, Şirket tarafından kurulacak diğer şirketler, Türkiye Varlık Fonu ve Türkiye Varlık Fonu bünyesinde kurulacak alt fonların bağımsız denetimden geçmiş yıllık mali tabloları ile faaliyetleri, Başbakan tarafından görevlendirilecek sermaye piyasaları, finans, ekonomi, maliye, bankacılık, kalkınma alanlarında uzman en az üç merkezi denetim elemanı tarafından bağımsız denetim standartları çerçevesinde denetlenir. Denetim sonucunda hazırlanacak rapor her yıl haziran ayı sonuna kadar Bakanlar Kuruluna sunulur.

(3) Şirket, Şirket tarafından kurulacak diğer şirketler, Türkiye Varlık Fonu ve Türkiye Varlık Fonu bünyesinde kurulacak alt fonların bir önceki yıla ait mali tabloları ile faaliyetleri, her yıl ekim ayında Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonu tarafından, birinci ve ikinci fıkralar kapsamında hazırlanan ve Başbakanlık tarafından gönderilen denetim raporları üzerinden görüşülerek denetlenir.[14]

 Varlık fonunun daha çok bünyesine aldığı kurumlar sonrası tartışılan önemli hususlarından birisi de Varlık Fonu’nun denetimi olmuştur. Nitekim fona devredilen kurumların birçoğu öncesinde Sayıştay denetimine tabi iken fon bünyesine geçtikten sonra Sayıştay denetimi dışına çıkarıldığı, bağımsız denetim standartları çerçevesinde denetim kapsamına alındığı yönünde eleştirilmiştir. Sayıştay denetiminin en önemli sonucu denetimin meclis adına yapılması ve tabi olduğu Sayıştay kanunu uyarınca her konunun detaylıca denetiminin yapılabilmesidir.

Kanun maddesinden de anlaşılacağı üzere kanunda bahsi geçen denetim Türkiye Varlık Fonunun kendi tüzel kişiliğine yönelik denetimidir. Denetmenlerin Başbakan tarafından görevlendirilecek olması, denetim raporunun Bakanlar kuruluna sunulması fon denetiminin de hükümet iradesi ile gerçekleştirileceğini göstermektedir. Her ne kadar maddenin 3. Fıkrasında denetim raporu üzerinden Plan ve Bütçe komisyonu tarafından görüşme ile denetim yolundan da bahsedilse de; denetimin yürütme organı aracılığı ile yapılacağını görülmektedir. Yapılacak denetimin etkin yapılması durumunda herhangi bir sorun yaşanmayacaktır.

Fonun statüsünün özel hukuk hükümlerine tabi olması nedeniyle Sayıştay denetimine tabi tutulması zaten çelişki oluşturur idi. Ayrıca kurumların Sayıştay denetiminden çıkarılması gibi bir hususun kanun maddesinde düzenlenmediği dolayısı ile fona devredilen tüm kurumların yine Sayıştay denetimine tabi olacağı görülmektedir.

Türkiye Varlık Fonunun mal varlığının haczi ve rehni

Madde 7 :

(1) Türkiye Varlık Fonunun mal varlığı ile şirkete yönetilmek üzere devredilen varlık ve haklar, şirketin mal varlığından ayrıdır. Türkiye Varlık Fonunun mal varlığı, Türkiye Varlık Fonu hesabına olması şartıyla para ve sermaye piyasalarından finansman temin etmek dâhil Türkiye Varlık Fonu ve alt fonların yapmaya yetkili olduğu faaliyetlere ilişkin iş ve işlemler haricinde teminat gösterilemez ve rehnedilemez, başka bir amaçla tasarruf edilemez, kamu alacaklarının tahsili amacı da dâhil olmak üzere haczedilemez, üzerine ihtiyati tedbir konulamaz ve iflas masasına dâhil edilemez. Şirketin üçüncü kişilere olan borçları ve yükümlülükleri ile Türkiye Varlık Fonunun aynı üçüncü kişilerden olan alacakları birbirlerine karşı mahsup edilemez.[15]

Burada Türkiye Varlık Fonu’nun mal varlığı ile şirkete yönetilmek üzere devreden haklar ve mallar şirketin mal varlığı üzerinden ayrıştırılmıştır. Şirketin mal varlığına tam bir kamu malı statüsü verilir iken önem atfedilen husus şirketin faaliyet alanı dışındaki hususlar için şirketin mal ve haklarının tam bir kamu malı sayılması, haczedilememesi ve rehnedilememesidir.

Bu durum kanunun “Türkiye Varlık Fonunun mal varlığı, Türkiye Varlık Fonu hesabına olması şartıyla para ve sermaye piyasalarından finansman temin etmek dâhil Türkiye Varlık Fonu ve alt fonların yapmaya yetkili olduğu faaliyetlere ilişkin iş ve işlemler harici” kısmından anlaşılmaktadır. Bu kapsamda varlık fonunun mal ve hakları Türkiye Varlık Fonu hesabına ve para ve sermaye piyasalarından finans temin etmek kapsamında, rehnedilebilecek, haczedilebilecek, iflasa konu edilebilecek ve üzerine ihtiyati tedbir konulabilecektir.

Burada ciddi bir sorun olarak öne çıkan husus şirkete devredilen varlık ve hakların statüsüdür. Eğer Varlık Fonu ana faaliyetleri kapsamında bir finansman teminine girer ise şirketin mal varlığından ayrı tutulsa dahi şirkete devredilen mal ve hakların da rehnedilebileceği, haczedilebileceği, iflasa konu edilebileceği ve üzerine ihtiyati tedbir konulabilecektir.

Sonuç olarak bu madde ile devredilen kamu şirketlerine ait malların ve hakların teminat gösterilmesi, bu mal ve hakların rehnedilebilmesi, haczedilebilmesi, iflasa konu edilebilmesi ve üzerine ihtiyati tedbir konulabilmesi ile kamu mal ve haklarının statüsünün Türkiye Varlık fonu özelinde değiştirildiği ve Varlık Fonu faaliyetleri kapsamında özel mal rejimine tabii olduğunu söyleyebiliriz. Aksinin düşünülmesi durumunda kamu rejimine tabi bir mal ve hak ile özel hukuk hükümlerine göre faaliyet göstermek mümkün olmayacaktır.

Devletin herhangi bir değeri doğrudan garanti ettiği durumlarda teminata, rehne, hacze ve ihtiyati tedbire gerek bulunmaktadır. Örneğin devlete borç verilip devletten hazine bonosu alındığı durumda bononun yanı sıra devlet tüzel kişiliğinden ayrıca bir teminat gösterilmesi veya hazine bonosunun vadesinde ödenmemesi durumunda devletin bir malının haczinin, rehninin veya iflasının istenmesi düşünülemez. Ancak Varlık Fonu özelinde buna bir istisna tanındığı, bunun da varlık fonunun faaliyet konusu ile birlikte ele alındığında iktisadi koşullara ve piyasa düzenine çok aykırılık teşkil etmeyeceği aşikardır.

Muafiyet ve İstisnalar

Madde 8:

(1) Bu kanuna göre kurulan Şirket ve Türkiye Varlık Fonu ile Şirket tarafından kurulacak şirketler ve alt fonlar gelir ve kurumlar vergisinden muaftır. Bu muafiyet, bunların kazanç ve iratları üzerinden 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca yapılacak vergi kesintilerini de kapsar.

(2) Şirket ve Türkiye Varlık Fonu ile Şirket tarafından kurulacak şirketler ve alt fonlar, elektrik ve havagazı tüketim vergisi ve yangın sigortası vergisi hariç olmak üzere 26/5/1981 tarihli ve 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu gereğince alınan vergi, harç, katılma payı ile tasdik ücretlerinden, sahip olduğu taşınmazlar dolayısıyla emlak vergisinden, satın alınan ve satılan taşınmazlar ile ilgili olarak tapu ve kadastro döner sermaye bedellerinden ve her türlü dava ve icra işlemlerinde teminat yatırma mükellefiyetlerinden muaftır.

(3) Şirket ve Türkiye Varlık Fonu ile Şirket tarafından kurulacak şirketler ve alt fonların kuruluş ve tescil işlemleri ile esas sözleşmesinin tescil ve ilan işlemleri de dâhil olmak üzere faaliyetleri kapsamında gerçekleştirdikleri işlemlerle ilgili düzenlenen tüm kâğıtlar damga vergisinden, tüm iş ve işlemleri her türlü harçtan, her ne nam adı altında olursa olsun nakden veya hesaben banka ve sigorta muameleleri vergisi mükelleflerine ödedikleri tutarlar ile her ne nam adı altında olursa olsun nakden veya hesaben lehe aldıkları paralar banka ve sigorta muameleleri vergisinden, her türlü kredi kullanım işlemleri kaynak kullanımını destekleme fonundan istisnadır.

(4) Şirket ve Türkiye Varlık Fonu ile Şirket tarafından kurulacak şirketler ve alt fonlar, kamu iktisadi teşebbüsleri de dâhil, sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan veya özel kanunla kurulan kamu kurum, kuruluş ve ortaklıklarına uygulanan mevzuat, uygulama ve kısıtlamalara tabi değildir.

(5) 3/12/2010 tarihli ve 6085 sayılı Sayıştay Kanunu, 6362 sayılı Kanun ile bu Kanun uyarınca yürürlüğe konulan ikincil mevzuat, 8/6/1984 tarihli ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, 22/1/1990 tarihli ve 399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname, 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 4/7/2001 tarihli ve 631 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Mali ve Sosyal Haklarında Düzenlemeler ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, 13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, 18/5/1994 tarihli ve 527 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlileri ile İlgili Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname, 10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanunu, 2/4/1987 tarihli ve 3346 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri ile Fonların Türkiye Büyük Millet Meclisince Denetlenmesinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun, 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu, 5/1/2002 tarihli ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu, 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu, 5/1/1961 tarihli ve 237 sayılı Taşıt Kanunu, 9/11/1983 tarihli ve 2946 sayılı Kamu Konutları Kanunu, 2/1/1961 tarihli ve 195 sayılı Basın-İlân Kurumu Teşkiline Dair Kanun, 7/12/1994 tarihli ve 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun, 24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun ile bunların ek ve değişikliklerine ilişkin hükümler Türkiye Varlık Fonu ve Şirket ile alt fonlar ve Şirket tarafından kurulan diğer şirketler hakkında uygulanmaz. Kamu kurum ve kuruluşlarına personel alınmasına dair ilgili mevzuat hükümleri Şirket tarafından istihdam edilecek personel hakkında uygulanmaz.

(6) Şirket tarafından kurulacak varlık kiralama şirketleri 28/3/2002 tarihli ve 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 7/A maddesi çerçevesinde kurulan varlık kiralama şirketlerine tanınan tüm hak, istisna, indirim ve muafiyetlerden yararlanır. Bu madde uyarınca kurulan varlık kiralama şirketleri, ihraç etmiş oldukları menkul kıymetlere ilişkin, ihraççıların tabi olduğu Borsa İstanbul Anonim Şirketine ödenmesi gereken kayıt ücreti ve kotasyon ücretinden muaftır.[16]

Madde 9:

25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17 nci maddesinin 4 numaralı fıkrasına (ı) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (i) bendi eklenmiştir.

“i) Varlık ve hakların, Türkiye Varlık Fonu ve alt fonlara devri ile bu varlık ve hakların Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi tarafından yönetilmesi suretiyle yapılan teslim ve hizmetler,

Bu bent kapsamında istisna edilen işlemler bakımından, 30 uncu maddenin birinci fıkrasının (a) bendi hükmü uygulanmaz.”[17]

Kanunun 9. ve 10. Maddesi uyarınca Türkiye Varlık fonuna başta kurumlar vergisi, gelir vergisi ve KDV olmak üzere birçok vergi de istisna getirilmiştir. Yeni kurulan ve desteklenmesi gereken Türkiye Varlık fonunun birçok vergiden istisna tutulması isabetli bir tercih olarak görülmektedir.

8.maddenin 1. Fıkrasında kurumlar ve gelir vergisinden muaf olan Türkiye Varlık Fonunun kendisidir. Türkiye Varlık Fonuna devredilen kurum ve kuruluşların vergisel yükümlülüğü devam edecektir. Örneğin Türkiye Varlık Fonuna devredilen Ziraat Bankası, Halk Bankası gibi kurumlar vergisini ödeyecektir. Devrolan kurumlara ait bir kurumlar vergisi istisnası bulunmamaktadır. Gelir vergisi açısından durum değerlendirildiğinde ise yer verilen madde ile Türkiye Varlık Fonu A.Ş. tüzel kişiliğinin, bu tüzel kişilik tarafından kurulacak şirketlerin ya da altı fonların kazançlarının kurumlar vergisi ile elde edecekleri kazançlarının (örneğin herhangi bir bankada açılacak mevduat hesaplarına ödenecek faizler) üzerinden gelir vergisi kesintisinden istisna edilmesi düzenlenmiş olup; gelir vergisine ait istisna hükmü fona devredilen şirketleri kapsamamaktadır.

8. madde göz önünde bulundurulduğunda özelleştirme kapsamında bulunan hisselerin Türkiye Varlık Fonu’na devrinde de her hangi bir vergisel yükümlülük bulunmamaktadır.

Madde 10 – 28/3/2002 tarihli ve 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 8 inci maddesinin onuncu fıkrasına “Kamu mevduat bankaları ile özel yatırım ve kalkınma bankaları” ibaresinden sonra gelmek üzere “, Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi ve Türkiye Varlık Fonu ile bunların finansman temini amacı ile kuracakları fon ve şirketler” ibaresi eklenmiştir.

Madde 11 – 4749 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin dördüncü fıkrasının ikinci cümlesine “Kamu bankaları,” ibaresinden sonra gelmek üzere “Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi ve Türkiye Varlık Fonu ile bunların finansman temini amacı ile kuracakları fon ve şirketler,” ibaresi eklenmiştir.[18]

Kanunun 10. ve 11. Maddelerinden de anlaşılacağı üzere Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun kapsamına Türkiye Varlık Yönetim Fonu ve fon tarafından kurulacak şirketler de dâhil edilmiştir. Bu bağlamda Türkiye Varlık Fonu ve kuracağı alt şirketler finansman ve borç yönetiminde bankalar gibi faaliyette bulunabileceklerdir.

Madde 12 – (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.[19]

Madde 13 – (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.[20]

 

Varlık Fonlarının İktisadi ve Hukuki Boyutları

Uluslararası ekonomi hukuku ve küresel yönetim çalışmaları bakımından hukuk kuralı prensibi tüm küresel pazara giren ve ya da erişme amacını taşıyan nesnelere uygulanmalıdır. Varlık yatırımcıları günümüzde bunlara karşı mühim rol oynamaktadır.

Ulusal varlık fonuna odaklanarak hukuk kuralı ve varlık yatırımları arasındaki ilişkiyi kavramsallaştırma uluslararası hukukun ve Avrupa Birliği’nin dışsal eylemidir.

Ulusal varlık fonunun yasal çerçevesi birinci sıradan üçüncüye kadar sırasıyla şu  yaklaşımları kapsamaktadır. Birinci yaklaşıma göre belirgin temel yasa ile yönetilmek ve tam yetki ile hareket etmek üzere kurulmuş ulusal varlık fonu ayrı tüzel kişilik olarak kurulmaktadır. Kuveyt Yatırım Otoritesi buna örnektir. İkinci yaklaşıma göre ulusal varlık fonu devletin hüküm ve tasarrufu altında şekil bulmuştur. Singapur Varlık Fonu Temasek ve Çin Yatırım Şirketi buna örnektir. 3. Yaklaşıma göre ulusal varlık fonu ayrı tüzel kişiliği olmaksızın varlık havuzundan  oluşturulmaktadır ki bu fonların sahibi hükümet veya Merkez Bankalarıdır.  Alberta (Kanada) Varlık fonu buna örnektir.

Bu yaklaşıma göre Türkiye Varlık Fonu birinci yaklaşıma göre yani belirgin temel yasa ile yönetilmek ve tam yetki ile hareket etmek üzere ayrı tüzel kişilik olarak kurulmuştur.

Dünya genelinde ulusal varlık fonuna yöneltilen ana eleştiri daha fazla sınıra yayılmacı emperyalist kapitalist merkantilist devlet rolüdür. Bu amaç; yasal ve ekonomik dalların küresel arenada yayılmasını hızlandırmakta ve teşvik etmektedir. Aktörler ekonominin ana eksenini ve hassas sektörlerini kontrol altına almak, neredeyse tüm hükümetlerde yaşanan özelleştirme süreçlerinde avantaj sağlamak, sadece milli kilit sektörler değil aynı zamanda yabancı pazar işlemlerinin olduğu sektörleri de ele geçirmek istemektedir.[21]

Kendi kendini denetleyen ulusal varlık fonu üzerine uluslararası esnek hukuk kavramı varlık yönetim fonlarının bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bu kavram uluslararası hukuk için daha büyük bir role olan ihtiyaçtan yani sermaye hareketlerinin etikliğinden doğar ki aynı zamanda Avrupa Birliği için de bu kavram varlık fonlarının şeffaflık ve hesap verilebilirliğini sağlar.

27 Şubat 2008 de Avrupa Birliği komisyonu ulusal varlık fonu konusunda toplantı gerçekleştirmiştir. Komisyon riskleri adres göstererek bazı önemli gözlemlerde bulunmuştur.  Adres gösterilen riskler korumacı reflekslerin ulusal pazarın global pazara entegrasyonunu zarara uğratacağı yönündedir. Bunun anlamı; Avrupa Birliği komisyonunun odaklandığı ana konu içerik üzerinde dönüp duran çeşitli meselelerden ve hukukun egemenliğinden (hukuk kaidesinden) ziyade korumacılık sorununa dayanmaktadır. Hukukun egemenliğinin çeşitli boyutları vardır. Bunlar; şeffaflık, hesap verebilirlik, demokrasi ve insan haklarıdır. Halkın çıkarlarını meşrulaştırmanın yanı sıra Avrupa pazarında işlem yapan aktörlerin ve ulusal varlık fonlarının faydalarını da halkın çıkarları ile uyumlaştırmak gerekir. Ulusal varlık fonu alanında daha fazla şeffaflığa, hesap verebilirliğe ve tutarlılığa ihtiyaç bulunmaktadır.

Avrupa Birliği üye ülkeleri açısından ulusal varlık fonu ele alındığında göze çarpan kavramlar pazar kısıtlamaları, sosyo-ekonomik korumacılıklar, ulusal güvenlik, eski ifadeyle ihlaller ve zorunlu gereksinimlerdir. [22]

Ulusal varlık fonlarının hızlı büyümesi, 2008 yılı ekonomik krizi tarafından sadece geçici olarak yavaşlatılmıştır. Bu olay son dönemde gerçekleşen en ilginç uluslar arası hukuk meselelerinden biridir. Bunun böyle olmasının birçok sebebi vardır. Çünkü bu fon yenidir. Bu fon olağan sermaye hareket eğilimlerini ve devletlerarası yatırımları (şimdiye kadar çoğunlukla tek yönlü) barındırmaktadır.  Bu nedenle daha fazla gerçek ve karşılıklı mekanizma uygulaması  üzerine anlayış gerektirmektedir ki şimdiye kadar buna teorik olarak değinilmiştir. Çünkü akıllarda bazı soru işaretleri vardır. Bunlar yürürlükte olan çok taraflı anlaşmalarca yeterince cevaplandırılamamıştır. Bu durum fonların eksik yönlerini göstermektedir. Çünkü ulusal varlık fonu Uluslar arası hukuku ilkel iki yönlü çalışan devlet ilişkileri ve iç hukuk sistem talepleri düzeyine de geri götürmektedir. Çünkü ulusal varlık fonu uluslararası hukuk ve iç hukuk arasında etle tırnak gibi ayrılmaz çapraz ilişkiyi göstermektedir. Bir sistemdeki eylemler doğrudan diğer sistemin sonuçlarına tesir etmektedir. Küresel hukuk ifadesinde olduğu gibi ulusal ve uluslararası mahkemelerden önce sıradan şekilde eylemler ortaya çıkmaktadır. Çünkü bu durum uzmanları ve uluslar arası kurumları yasal ve etik yükümlülükler arasında ikna edici olmayan ilişkilere zorlamaktadır.

Ulusal varlık fonlarının maddi müeyyideler için sağlanmayan gönüllü etik değerlere uyması beklenir. Çünkü bu fonlar sahip devletlerin finansal varlıklarını uluslar arası düzeyde korunmasını ve fonların erimeden geri kazanmalarına bir örnek teşkil etmektedir. Ya da en azından küresel meselelerle baş etme ve siyasi yoldan yapılması gerekenden hızlı şekilde olguları geliştirmeye bir örnek teşkil etmektedir. Çünkü ulusal varlık fonuna sahip ülkeler iç ekonominin düzenleyicileri rolünden uluslar arası işletme konumuna geçmektedirler. Varlık fonuna sahip ülkeler ürün oluşturmaya katkı sağlayan pazardaki oyuncular olduğundan tek başlarına düzenleyici kurallar koyamayacaklardır. Bu nedenle Ulusal varlık fonları uluslar arası hukukun birçok alanını (dış finansman düzenlemeleri, devletin dokunulmazlığı,  Dünya Ticaret Örgütünün çok yönlü disiplinlerine ve ikili yatırım anlaşmalarına tabi olma ve bunlarda çıkacak uyuşmazlıkların çözümü vb.) etkilemektedir.

2007 yılında birçok insan tarafından bir tür devlet kapitalizmi olarak başladığı kabul edilen ulusal varlık fonu kavramı, geçmişe dönüşün sembolüdür. 2008 ekonomik krizinden sonra yabancı ülke yatırımları kısmen yeniden konumlandırma kavramı ile tanımlanmıştır ve durum yeniden değerlendirilmiştir.  Bu değerlendirmeye göre 2008 krizinin hafiflemesine ulusal varlık fonu yatırımları piyasanın istikrar düzenleyicisi olarak katkı sağlamıştır. Aslında ekonomik kriz birçok ülkeyi ulusal özel teşebbüslerini korumak özellikle finansal sektördeki özel teşebbüslerini korumak için içsel ekonomilerine müdahale etmeye zorlamıştır. Geçici olarak öne sürüldüğü üzere finansal sektördeki özel teşebbüsleri korumak pazar özgürlüğünü etkileyen bir çeşit devlet kapitalizmi sayesinde doğrulanmaktadır.[23]

Türkiye’de Varlık Fonu Yönetimi Uygulaması, Değerlendirme ve Sonuç

Türkiye Varlık Fonu’nun kuruluşu 19.08.2016 tarihli kanunla olmakla birlikte fonun aktif hale getirilmesi sürecinin 2017 yılında fona devredilen kurumlar ile geçtiğini söyleyebiliriz.

Devlete ait çeşitli fon ve gelirlerin alınması ile kaynak sağlanan Türkiye Varlık Fonu’nun asli fonksiyonu büyük proje yatırımlarına kaynak sağlamak olacaktır.

Varlık Fonu, Türkiye’nin büyük altyapı projelerinden olan Kanal İstanbul’un, nükleer enerji santralinin, savunma projelerinin ve diğer büyük enerji projelerinin hayata geçirilebilmesinin finansmanında önemli bir ayak olacaktır.[24]

Ancak fonun Türkiye uygulamasında iktisadi ve hukuki meselelerin netleştirilmesi gerekecektir. Bu kapsamda varlık fonunun kendisini devraldığı kurumlar üzerindeki statüsüdür. Türkiye Varlık Fonu ayrı bir tüzel kişiliğe sahip özel hukuk kişisi olmakla birlikte devraldığı kurumların idari ve finansal kararları üzerinde nasıl bir karar alma yetkisine sahip olduğu ve karar vericilerin sorumlulukları netleşmemiştir.

Yine devrolan kurum ve kuruluşlarda yer alan ve çoğunluğu belirsiz süreli iş sözleşmesi bağlamında iş kanununa tabi personelin hukuki iş ilişkilerinin kavramsal çerçevesi net değildir. Zira 4857 sayılı İş Kanunu madde 22 de” İşveren, iş sözleşmesiyle veya iş sözleşmesinin eki niteliğindeki personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ya da işyeri uygulamasıyla oluşan çalışma koşullarında esaslı bir değişikliği ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabilir. Bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından altı işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamaz. İşçi değişiklik önerisini bu süre içinde kabul etmezse, işveren değişikliğin geçerli bir nedene dayandığını veya fesih için başka bir geçerli nedenin bulunduğunu yazılı olarak açıklamak ve bildirim süresine uymak suretiyle iş sözleşmesini feshedebilir. İşçi bu durumda 17 ila 21 inci madde hükümlerine göre dava açabilir.[25]hükmü yer almaktadır. Şu halde devrolan bir kurumda çalışan işçi haklı nedenle iş sözleşmesini feshedip kıdem ve ihbar tazminatını alabilecek midir? Bu durumun da Türkiye Farlık Fonuna devrolan kişiler açısından netleştirilmesi gerekmektedir. Kanımızca Türkiye Varlık Fonuna devrolan kurumların personelinde halihazırda hiçbir mağduriyet yaşanmamaktadır. Zaten Varlık Fonunun devralması ile de çalışma şartlarında ağırlaşan ya da işçinin durumunu geriye götüren bir durumla karşılaşılmamıştır.  Ancak ilerde uygulamada doğacak aksaklıklar açısından gerekli tedbirlerin alınması gerekmektedir. Örneğin İş Hukuku kapsamında iş yeri uygulaması halini alan bir uygulama Türkiye Varlık Fonu Yönetimi tarafından devraldığı kurum tarafından kaldırılır ise ne olacaktır? İş hukuku açısından varlık fonu yönetiminin devraldığı kurum şartlarını iyileştirmesi açısından sorun olmayacaktır. Ancak şartların eski hale göre geriye götürülmesi durumunda hukuksal sorunlar yaşanabilecektir.

Dikkat edilmesi gereken bir diğer husus ise devredilen kurumların gelir ve kurumlar vergisi yükümlülüklerinin devam edeceğidir. Burada en önemli husus vergi sonrası kalan karlar devrolan kurumlar tarafından önceden Hazineye devredilmekte iken karların devri artık hazine yerine Türkiye Varlık Fonuna yapılacak olmasıdır.

Ayrıca kanunun geneli incelendiğinde daha çok iç düzenlemeye yönelik hükümlere yer verildiği görülmektedir. Yapılan araştırmada varlık fonlarının milletler arası hukuk ile de çok yönlü ve sıkı ilişkisinin bulunduğunu göstermektedir. Bu bağlamda fonun uygulanmasında milletler arası hukuk yönünün ihmal edilmemesi ve üzerinde titizlikle durulması gerekmektedir.

Sonuç olarak Türkiye Varlık Yönetim Fonu etkin ve verimli şekilde yönetildiği takdirde atıl olan fonları harekete geçirmesi, mevcut refahın gelecek nesillere aktarılması, ekonomik büyüme, gayri safi milli hasılaya yapacağı olumlu etki,  büyük yatırımların finansmanı, piyasaya düzenleyici ve şokları azaltıcı müdahale vb. açılardan çok olumludur. Ancak fonların erimesi durumunda telafisi imkânsız sonuçlara neden olabilecektir.

Varlık fonlarının dünyadaki genel işleyişine bakıldığında fonların kaynağını bütçe fazlası gelirler oluşturmaktadır. Açık bütçe ile sürdürülen ekonomik faaliyetlerimiz mevcut iken Türkiye Varlık Fonuna açığa rağmen kaynak aktarımı ve bu durumun dünya uygulamasının dışında yapılması fon açısından en önemli handikaptır.

Ayrıca Varlık Fonu hiçbir zaman özelleştirme değildir. Aksine devlet eli ile atıl fonların özelleştirilmeden değerlendirilmesidir.

Türkiye Varlık Fonu isminde fon ibaresinin yer alması da kamuoyunda yanlış değerlendirmelere neden olmaktadır.  Zira Türkiye Varlık Fonunun Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu gibi bir işlevi bulunmamaktadır. Türkiye Varlık Fonuna devredilen kurumlar da kötü yönetim veya mali yapı bozuklukları nedeniyle fona devredilmemiştir.

Varlık yönetim fonlarının dünya genelinde yaşadığı tüm olumsuzluklara rağmen sağladığı faydalar çok daha fazladır. Bu bağlamda fonun özendirilmesi, geliştirilmesi, siyasi çıkarların ötesinde profosyonel yönetimi ülkeye ciddi katkı sağlayacaktır.               

 

Fatih  ŞAHBAZ (Ekonomist)   

SORGUN DÜŞÜNCE KULÜBÜ                                                                                                                                 

Not:Yazardan Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz, kullanılamaz. İletişim: [email protected]

 

Kaynakça:

(https://books.google.com.tr/books?hl=tr&lr=&id=N8K0Pp5GiMwC&oi=fnd&pg=PP2&dq=sovereign+wealth+funds+advantages&ots=Lcs3HBiKbT&sig=1FtWXLWAj1xsbipklSg-Wa2MpLM&redir_esc=y#v=onepage&q=sovereign%20wealth%20funds%20advantages&f=false

https://www.elgaronline.com/view/9780857932358.00014.xml

http://eprints.luiss.it/1295/1/WPG_01-14_Gallo.pdf

http://file.setav.org/Files/Pdf/20161028172334_varlik-fonu-pdf.pdf

www.kap.org.tr/tr/bildirim/584767

http://www.mahfiegilmez.com/2016/08/varlk-fonu.html

http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2016/08/20160826-1.htm

http://www.resmigazete.gov.tr/main.aspx?home=http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2017/02/20170212.htm&main=http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2017/02/20170212.htm

http://www.swfinstitute.org/sovereign-wealth-fund-rankings/

http://www.trthaber.com/haber/ekonomi/turkiye-varlik-fonu-dev-kuruluslarla-guclendi-297600.html

DİPNOTLAR:

 [1] http://www.mahfiegilmez.com/2016/08/varlk-fonu.html

[2] http://www.swfinstitute.org/sovereign-wealth-fund-rankings/

[3] http://file.setav.org/Files/Pdf/20161028172334_varlik-fonu-pdf.pdf

[4](https://books.google.com.tr/books?hl=tr&lr=&id=N8K0Pp5GiMwC&oi=fnd&pg=PP2&dq=sovereign+wealth+funds+advantages&ots=Lcs3HBiKbT&sig=1FtWXLWAj1xsbipklSg-Wa2MpLM&redir_esc=y#v=onepage&q=sovereign%20wealth%20funds%20advantages&f=false)

[5] http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2016/08/20160826-1.htm

[6] http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2016/08/20160826-1.htm

[7] http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2016/08/20160826-1.htm

[8] http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2016/08/20160826-1.htm

[9]http://www.resmigazete.gov.tr/main.aspx?home=http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2017/02/20170212.htm&main=http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2017/02/20170212.htm

[10]http://www.resmigazete.gov.tr/main.aspx?home=http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2017/02/20170212.htm&main=http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2017/02/20170212.htm

[11] www.kap.org.tr/tr/bildirim/584767

[12] http://www.trthaber.com/haber/ekonomi/turkiye-varlik-fonu-dev-kuruluslarla-guclendi-297600.html

[13] http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2016/08/20160826-1.htm

[14] http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2016/08/20160826-1.htm

[15] http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2016/08/20160826-1.htm

[16] http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2016/08/20160826-1.htm

[17] http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2016/08/20160826-1.htm

[18] http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2016/08/20160826-1.htm

[19] http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2016/08/20160826-1.htm

[20] http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2016/08/20160826-1.htm

[21] http://eprints.luiss.it/1295/1/WPG_01-14_Gallo.pdf

 [23] https://www.elgaronline.com/view/9780857932358.00014.xml

[24] (http://file.setav.org/Files/Pdf/20161028172334_varlik-fonu-pdf.pdf)

[25] http://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.4857.pdf

Author: Fatih
İsim: FATİH ŞAHBAZ Yaşadığı İl: İstanbul Yaşadığı İlçe: Üsküdar Meslek: T.Halk Bankası A.Ş.