Ahlak Temelli Toplum

Ahlak kavramının kökeni çok eskilere dayanmaktadır. İlk çağdan günümüze birçok felsefeci ahlak üzerine düşüncelerini ifade etmiş, ahlak üzerine birçok değerlendirmede bulunmuştur.

Ahlak kavramının içinin nasıl doldurulduğu çok önemlidir. Şüphesiz ahlakın içinin doldurulmasında kültür, din, gelenekler, yasalar, birey anlayışı vb. birçok etken mevcuttur.

Yolda yürürken bulduğu para için çocuğuna “hadi günü kurtardın yine kerata” diyen bir baba ile bulunan parayı “sahibine teslim etmemiz gerek” diyen bir babanın hem ahlak anlayışı hem de çocuğuna verdiği ahlak dersi temelden ayrıktır.

Yine benzer şekilde trafik polisi ya da kamera yokken emniyet şeridini ihlal eden veya kırmızı ışık ihlali yapan bir birey ile polis ya da kamera yokken kurala uyan bir bireyin anlayışı da farklıdır.

Bu basit örneklemelerden de anlaşılacağı üzere ahlak içi doldurulmaz ise ya da yanlış doldurulur ise veya kişilere göre şekillenir ise hayatın her aşamasında sorunlara yol açabilecektir. Zira polis olmadığında kural ihlali yapan bir birey fırsatı buldukça farklı şekillerde kuralları ihlal ederek bunu bir hak olarak bile görmeye başlayabilecektir.

Aslında ahlak her alan da temel bir yapı taşıdır. Ahlak geneldir. İş ya da ticaret ahlakı dediğimizde genel ahlakın ilgili alanlara yansıyan tezahürü vardır. Genel geçer iş ya da ticaret ahlakı yoktur. Felsefi açıdan en çok ahlak ticaret-fiyat temelli tartışılmış ve yüksek kar her zaman ahlaksızlık ile nitelendirilmiştir.

Fiyat temelli ahlaksızlığa en güzel örnek karaborsa veya aşırı kardır. Tüm semavi dinler ve tüm vatansever toplumlarda karaborsa  yadırganmış ve lanetlenmiştir.  Aşırı kar ise günümüzde normal karşılanmaktadır.

Örneğin yol boyunda yenecek bir yemek veya içilecek bir çay yerine göre fahiş bir fiyatla satılabilmektedir. Bu durum toplum tarafından yadırgansa da uygulama da kabul görmektedir. Bir bardak çayın üç lira olması karlılık anlamında hoş olsa da genel ticari anlayışa aykırıdır. Devletin bir standart sağlaması ve üst fiyat belirlemesi zaruridir.

Bu ve buna benzer çok örnek türetilebilir. Ancak aslolan ahlakın içinin doğru doldurulması. Din ile doldurulan ahlakta fakir olan ve mütevazi bir hayat yaşayan Peygamberimizin hayatı kanallarda anlatılarak zengin olunmamalı. Aldatan bizden değildir diyen bir Peygamberin ümmeti olan  müslüman yemeğin helal kesimini arar iken (bu da zaruridir ancak), işçisinin hakkını tam vermeli, taklit ürün satmamalı, devletinden vergi kaçırmamalı, hile ve tağşiş yapmamalı, kul hakkı yememeli, işinin hakkını vermeli, görevini zamanında yapmalı vb…

Dolayısı ile din, kültür, doğruluk, evrensel değerler ile bütünleşik bir ahlak hayatın her aşamasında ve her topluma lazım.

 

Fatih ŞAHBAZ

SORGUN DÜŞÜNCE KULÜBÜ

Author: sevare