Eskilerin tenkit dediği eleştiri, içinde barındırdığı olumsuz anlam çağrışımı nedeni ile kınama, yerme, azarlama, suçlama, küçümseme, hakaret gibi olumsuz içerikli kavramlarla karıştırıla gelmiştir.
Oysa eleştiri, eleştirilecek hususun mevcut durumunu tespit, tespit edilen mevcut durumun olumlu-olumsuz yanlarını ortaya koyuş ve nihayet olumlu-olumsuz yanlara ilişkin görüş bildirme sürecinden oluşan ciddi bir iştir.
Beğenilmeyen yemek sonrası söylenen sözler eleştiri değildir. Elektrik, doğalgaz ve sair faturalar görüldüğünde söylenen sözler eleştiri değildir. Trafik sıkışıklığında söylenen sözler eleştiri değildir. Kaçan gol sonrası söylenen sözler eleştiri değildir. Haberleri izlerken söylenen sözler de eleştiri değildir.
Eleştiri uzmanlık ister, eleştiri araştırma ister, eleştiri bilgi ister, eleştiri belge ister, eleştiri emek ister. Eleştiri cesaret ister. Eleştiri derin bir kavrayış ister.
Heykeltıraşın biri, Anadolu’da bir kasabaya şahlanan at üzerinde, ayakta çizme, elde kılıç bir süvari heykeli yapmış. Halkın tepkisini merak ettiğinden sabah erkenden heykelin yanında bir yere gizlenerek beklemeye başlamış. Bir müddet beklemeden sonra nihayet bir adam heykelin yanına yaklaşarak heykele aşağıdan yukarıya, yukarıdan aşağıya baktıktan sonra: “Topuk çok yüksek, burun fazla sivri” diye başlamış konuşmaya… Bunun üzerine fazla dayanamayan heykeltıraş, gizlendiği yerden çıkarak adama; “Hemşerim ne iş yaparsın sen?” diye seslenmiş. Adam heykeltıraşa dönerek: “ Ben çizmeciyim” demiş. Heykeltıraş adama daha da yaklaşarak;“ İyi o zaman çizmeyi aşma” demiş.
Sedat Törel’in bu ülkedeki anadilden yabancı dile, yabancı dilden anadile çeviri ile ilgili söylediği: “Ülkemizde çeviriye bir türlü bilimsel açıdan yaklaşılmak istenmiyor” sözü eleştiridir. Bu sözün arkasında yazarın 1964 yılında ilk baskısını yapan “Çeviri Sanatı” adlı kitabıyla başlayıp, yarım asra yakın bu konuya kafa yoruş ve eserler üretiş vardır.
Ülke içindeki karışıklıklar nedeni ile kapalı olan ve açılması geciken üniversitelerin profesör dekan ve rektörlerinin, üniversitelerin acil açılması gerektiği çağrısı üzerine ülke liderinin onlara hitaben söylediği: “Üniversiteler bu güne kadar açık oldu da ne oldu? Bu ülkenin hastanelerindeki hangi tıp aleti üniversitelerinizin eseri? Bu ülkenin eczanelerindeki hangi ilaç üniversitelerinizin eseri? Bu ülkenin evlerinde kullanılan hangi alet üniversitelerinizin eseri? Bu ülkenin yollarındaki hangi araba üniversitelerinizin eseri? Acil açılmak istiyorsunuz bu acele niçin?” sözleri bir eleştiridir. Bu sözün arkasında, adından başka hiçbir şeyi üniversiteye benzemeyen sahte üniversiteler gerçeğini ortaya koyuş vardır.
Eleştiri böyle bir şeydir işte. “Doğru söze ne denir?” dedirtir insana…
Adnan KORKMAZ
SORGUN DÜŞÜNCE KULÜBÜ