Ünlü bir Çinli filozof şöyle diyor:
“Bir yıl sonrasıysa düşündüğün, tohum ek.
Ağaç dik, on yıl sonrasıysa tasarladığın.
Ama düşünüyorsan yüzyıl ötesini, halkı eğit o zaman.
Bir kez tohum ekersen, bir kez ürün alırsın.
Bir kez ağaç dikersen on kez ürün alırsın.
Yüz kez olur bu ürün, eğer milleti eğitirsen.
Birisine bir balık verirsen, doyar bir defalık.
Balık tutmayı öğret, doysun ömür boyu.”
En iyi sistemleri kuranların da, uygulayanların da “insan” olduğu gerçeğinden hareketle, yapılabilecek en doğru ve verimli yatırım, insan kalitesini yükseltmeye yönelik “beşeri sermaye” yatırımıdır.
Maalesef gerek ülkemiz gerekse de Yozgat’ımız en temel ve en önemli konu olan eğitim meselesinde arzu edilen seviyede değildir.
2013 yılı itibariyle Türkiye’de 61.592 okul ve 179 üniversite bulunmaktadır. Öğretmen sayısı son on yıllık süreçte %56,5 gibi yüksek bir oranda artarak 2013 yılı itibariyle 832.726’ya ulaşmıştır. 2013 yılı itibariyle toplam öğrenci sayısı 17,2 milyondur (nüfusun yaklaşık %23’ü). Üniversite ve yüksek okullarda ise 130.653 öğretim görevlisi ve yaklaşık 5 milyon (nüfusun %6,6’sı) üniversite öğrencisi bulunmaktadır. (verilere yaygın eğitim dâhil değildir.)
Görüleceği üzere, nüfusun neredeyse %30’u öğrenci konumundadır. Bu oran ise, eğitim konusunun Türkiye açısından ne kadar hayati bir konu olduğunu ortaya koymaktadır.
Eğitim | 1923 | 1980 | 1997 | 2003 | 2013 |
Okul Sayısı | 5.133 | 53.011 | 57.143 | 56.340 | 61.592 |
Öğretmen Sayısı | 12.255 | 326.675 | 442.873 | 531.946 | 832.726 |
Öğrenci Sayısı | 359.000 | 7.897.309 | 11.214.604 | 13.838.671 | 17.234.452 |
Üniversite Sayısı | – | – | – | – | 179 |
Fakülte ve Yüksekokul | 9 | 321 | – | 1.283 | 1.913 |
Üniversite Öğrencisi Sayısı | 2.914 | 237.369 | 681.202 | 1.841.546 | 4.975.690 |
Öğretim Üyesi Sayısı | 307 | 20.917 | 43.103 | 78.804 | 130.653 |
Okul Başına Düşen Öğrenci Sayısı | 70 | 149 | 196 | 246 | 280 |
Öğretmen Başına Düşen Öğrenci | 29 | 24 | 25 | 26 | 21 |
Nüfusunun neredeyse 1/3’ü öğrenci konumunda bulunan bir ülkede GSMH’dan eğitime ayrılan %4’lük pay son derece yetersizdir.
Eğitim Harcamaları/GSMH, % | 2000 | 2009 | 2011 |
AB | 4,9 | 5,4 | – |
Türkiye | 2,9 | 3,8 | 4,0 |
2013 yılı itibariyle Yozgat’ta 605 okulda toplam 90.609 öğrenci eğitim görmektedir. Aynı tarih itibariyle öğretmen sayısı 5.660 ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 16’dır. İlk ve ortaokulda net okullaşma oranları sırasıyla %98 ve %66’dır.
Yozgat’ta 3 fakülte ve 3 yüksek okul bulunmakta olup, bu okullarda 612 öğretim görevlisi ve 11.113 öğrenci bulunmaktadır.
Yozgat’ta okur-yazar oranı %95 ve okur-yazarlık bakımından Yozgat’ın 81 il içindeki sırası 43’tür.
Eğitim | 2013 |
Okul Sayısı | 605 |
Okul Öncesi | 23 |
İlkokul | 300 |
Ortaokul | 199 |
Orta öğretim | 83 |
Derslik Sayısı | 5.817 |
Derslik Başına Düşen Öğrenci Sayısı | 16 |
Öğrenci Sayısı (ilk, ortaokul, lise, meslek lisesi) | 90.609 |
Öğretmen Sayısı | 5.660 |
Öğretmen Başına Düşen Öğrenci Sayısı | 16 |
İlkokulda net okullaşma oranı (%) | 98 |
Ortaokulda net okullaşma oranı (%) | 66 |
Yüksek okul (2 yıllık) | 3 |
Fakülte | 3 |
Öğretim Elemanı Sayısı | 612 |
Yüksek Öğretim Öğrenci Sayısı | 11.113 |
Okuma Yazma Oranı (%) | 95 |
Sıra | 43 |
Yozgat, üniversite konusunda çok geç kalmıştır. Üniversiteler bölgenin hem ekonomik hem de sosyal gelişimi bakımından oldukça önemli bir işleve sahiptir. Yozgat, bu imkâna ancak 4-5 yıl kadar önce sahip olabilmiştir. Bilgi çağını yaşadığımız bir dönemde, üniversitenin kuruluşunun çok gecikmesi Yozgat’ın bugün içinde bulunduğu geri kalmışlık sorununun en önemli sebeplerinden bir tanesidir.
Her fırsatta genç nüfusumuzu, onların dinamizmini ve girişimcilik ruhunu bir övünç kaynağı olarak vurguluyoruz. Ama bu haklı övüncümüz yanında, kendimize şu soruyu da sormamız gerekmektedir. Gençlerimizi eğitebiliyor muyuz? Potansiyellerini doğru mecralara yönlendirebiliyor muyuz? Ve onlara sahip çıkabiliyor muyuz?
Türkiye, eğer önümüzdeki 50 yıllık süreçte dünya lideri bir ülke konumuna gelecekse, bu ne bina yaparak, ne yol yaparak, ne tüketerek, ne de daha fazla turist getirerek olacaktır. Türkiye’yi lider ülke yapacak olan yegâne kaynak iyi eğitim almış, morali düzgün ve dinamik genç nüfusu olacaktır.
Gençlerimizi, değerlerine saygılı, örf, adet, gelenek ve göreneklerini bilen, maneviyatı sağlam ve aynı zamanda da araştırmacı, üretken, bilgi ile donatılmış, geleceği kavrayan ve geleceğe umutla bakan, öz güveni yüksek, çevreye duyarlı ve özgür bir şekilde yetiştirecek kalitede ve meslek edindirme odaklı bir eğitim sistemini kurabildiğimiz takdirde, diğer tüm sorunlar da kendiliğinden çözülecektir.
Ancak, sürekli değişen eğitim politikaları, eğitim alanına ideolojik bakış ve ayrılan kaynakların yetersizliği gibi konular, ülkemiz için büyük bir potansiyel olan bu genç nüfusumuzun, dünya standartlarında bir eğitim alarak ülkemizi geleceğin lider ülkesi konumuna yükseltilebilmesi için önemli bir kaynak oluşturabilecekken; aksine yetersiz eğitim ve sınav baskıları ile psikolojisi, morali bozuk, ne yapacağın bilmeyen, bocalayan, tüketen, verimsiz bir kitle haline gelmesine sebep olmaktadır.
Bilgi Toplumu eğitim yapısı ile ülkemizdeki eğitim anlayışı ve yapısı karşılaştırıldığında, eğitim sisteminin bilgi toplumu anlayışından çok gerilerde, sanayi toplumu şartlarında olduğu görülecektir.
Geleneksel anlamda eğitimli insan denildiğinde, okuma-yazma bilen, aritmetik bilgileri olan kişi anlaşılmaktadır. Bilgi toplumunda ise, eğitimli insan kendileri ile ilgili gelişmeleri ve değişimleri takip edebilen, yaşama uygulayan, sorgulayan, yaratıcı, gelişime açık, bilgi teknolojilerini aktif olarak kullanabilen bir kişi anlamına gelmektedir. Yeni eğitim paradigmasında insan temelli yaklaşımların ön planda olduğu görülmektedir. Eğitimde geleceğe yönelik gereksinmeleri şu şekilde sıralanabilir:
- Öğrenmeyi öğrenme
- Küresel bakış açısı
- Milli ruh ve değerlerin benimsenmesi, kültürel kimlik kazanılması ve iyi yurttaş olma
- Yarışma güdüsü ve girişimci olma
- Problem çözme becerisi
- İletişim kurabilme yeteneği
- Ekip çalışmasını öğrenme
- Ekonomik çevreyi anlama
Ülkemizin, geçmişin izlerini taşıyan, bugünün gereksinimlerine yanıt veren, geleceğe yönelik algılamaları bünyesinde taşıyan, dinamik, sürdürülebilir, istikrarlı, kapsayıcı ve geliştirici, milletin yüreği ve sesi olabilen bir eğitim politikasına ihtiyacı vardır. Bu bakımdan, eğitime ayrılan kaynaklar önemli ölçüde arttırılmalıdır.
Şu bir gerçek ki, eğitimsiz, sürekli tüketen, umudunu yitirmiş ve işsiz gençlik; toplum için sadece bir “varlık” değil, aynı zamanda ülkenin geleceği üzerinde bir “saatli bomba”dır.
Hatip SORGUN
SORGUN DÜŞÜNCE KULÜBÜ