Rauf Yücel’in Anılarında Sorgun’da Çiftçilik ve Atlar

Prof. Dr. Rauf Yücel, anılarını anlattığı Sorgun’dan Çıktım Yola adlı kitapta Sorgun’da çiftçilik ve atlar ile ilgili olarak şunları yazmaktadır:

“Yusuf Abim kalaycı çıraklığı yapmaktan bıkmış, “Ben illa çiftçilik yapacağım!” diye tutturmuştu. Babam bu düşüncesine karşı çıkıyor, anam ise onu destekliyordu.

Zaten ikisi bir tarafta, ikisi de diğer tarafta olmak üzere dört tarlamız vardı. Babam, “Bu tarlaların ekilmesi bizi zor geçindirir. Kolay mı çiftçilik yapmak?” diye abimi önlemeye çalışıyordu. Belki de kendisi çiftçiliği sevmediği için “Bu yaşımda bir de onun peşine mi düşeyim?” diye düşünmüş olabilirdi.

O yıllarda babam yaklaşık elli beş, elli altı yaşlarında; Yusuf abim on yedisinin içinde idi. Sonunda anamın da teşvikiyle abimin fikri kabul edilmiş ve ilk olarak üçer yaşlı bir çift kısrak satın alınmıştı.

Atlar henüz çok acemi idi ve onları çifte ya da arabaya alıştırmak bayağı zaman almıştı. Önceleri göçmenlerden ödünç aldığımız koşum takımlarını giderek kendimiz temin etmeye başlamıştık. Atlar koşum takımına alıştıktan sonra bir de at arabası satın almıştık.

Çiftçilikte at koşmak, öküz koşmaya göre daha avantajlı ve işlerin daha çabuk yapılmasını sağlardı. Abim başlangıçta büyük bir hevesle işe sarılmıştı ve atlarını çok seviyordu. Sabah akşam onların tımarını yapar, zaman zaman üzerlerine biner gezerdi. Ata binmeyi ben de o yıllarda öğrenmiştim. Ata binmek ve hele de geniş bir alanda alabildiğine dörtnal koşturmak büyük bir keyif verirdi.

Her meslekte olduğu gibi, çiftçiliğin de öğrenilmesi gereken zor tarafları ve püf noktaları vardı. Yusuf abim, büyük bir heves ve inatla bu zorlukları aşmaya çalışıyor ve gün be gün bu yeni işini daha çok öğreniyordu. Ona en büyük yardımcı, çok iyi anlamasa bile, yine de babam oluyordu.

Yıllardır sürülüp ekilmeyen ve boz kalan tarlalarımızı, ertesi seneye hazırlık olsun diye önce bir kez herk ediyorlar, sonra da ekiyorlardı. Bu vesileyle daha önce hiç gitmediğimiz ve bilmediğimiz tarlalarımızı ailece öğrenmiş oluyorduk.

“Sahipsizin malı olamaz” diyen atasözündeki gibi; bizim tarlalar da yıllardır ekilmeyip sahipsiz kaldığı için kimini yol etmişler, kiminin sınırlarını bozarak kendi tarlalarına katmışlardı. Bu haksız sınır tecavüzleri, yıllarca mahkemelerde uğraşmamıza yol açmıştı.

Atlarımızdan birisi daha küçük yapılı idi. Demiri kır donundaki bu uysal hayvana biz “Küçük At” diyorduk. İlk önce o satın alındığı için onu daha çok severdik.

Diğeri bakla kır donunda, biraz daha iri yapılı bir kısraktı. Ona da “Büyük At” diyorduk. Evimizde bir çift at ve arabamızın oluşu anamı çok mutlu ediyordu. Bir iki kez araba ile dayımgilin köyüne gitmiştik…” (Sorgun’dan Çıktım Yola / Anılarım / 2013 Prof. Dr. Rauf Yücel )

Adnan KORKMAZ

SORGUN DÜŞÜNCE KULUBÜ

Author: yasin66
İsim: YASİN AĞAN