Kitap İncelemesi: “Sorgunlu Sıdkı Baba Divanı” / Bayram Durbilmez

Doç. Dr. Bayram Durbilmez’in “Sorgunlu Sıdkı Baba Divanı” adlı kitabında, Sorgun’un Tiftik Köyünden Hacı Gök adını taşıyan fakat halk arasında “Sıdkı Baba” diye meşhur olmuş, Tekke Edebiyatı geleneklerine uygun şiirler yazıp söyleyen, Cumhuriyet döneminde milli duruş sergileyen Sıdkı Baba adlı şairin hayatı ve şiirlerinden bahsedilmektedir. Sıdkı Baba Divanı adlı kitabı Sayın Doç. Dr. Bayram Durbilmez hocam 2003 yılında okuyucuların hizmetine sundu. 2014 yılında ikinci defa bastırılmıştır. Kitap 449 sayfadan oluşmaktadır. Kitabın giriş bölümü, 35 sayfa ve iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm dervişlik ve şairlerin geçirdikleri aşamalar ve tekke edebiyatı gelenekleri, ikinci bölüm Sıdkı mahlaslı şairlerden oluşmaktadır. Giriş bölümünden sonra, kitap, dört ana bölümden oluşmaktadır.

Sıdkı Baba 1898-1961 yılları arasında yaşamış, dini tasavvufi şiirlerin yanında, milli duruş sergileyen şiirler de yazmıştır. Konya ve Yozgat’ta medrese tahsili yaptıktan sonra, imamlık görevi yapmıştır. Aynı zamanda tarikat ehli olduğu için şiirlerini daha çok dini tasavvufi konulardan seçmiştir.

Giriş bölümünde derviş-şairlerin geçirdikleri aşamalar ve tekke edebiyatı gelenekleri incelenmektedir. Sırasıyla tekke edebiyatına yönelme, tekke ortamında bulunma, soya çekim (yani şiir yazmaya doğuştan yetenekli olma), manevi sıkıntı ve bunalım (hastalık, dert, özlem, sevda, gibi çeşitli sıkıntılar sebebiyle bunalıma düşme), çıraklık, kalfalık ve ustalık olarak belirlenmiştir. Tekke Edebiyatı gelenekleri arasında, derviş tipi şairler İslam dininin etkisiyle, ozan-baksı geleneğinin devamı olarak, buradan beslenerek dini tasavvufi edebiyatı oluşturdular ve geliştirdiler. Bunlar daha çok tekke zaviye ve medreseler çevresinde şekillendiği için tekke edebiyatı olarak adlandırılmıştır. Müzik/Ezgi eşliğinde nazım, mahlas alma (şairler yazdıkları şiirin bitiriş bentlerine adlarını ve lakaplarını yazmaları), kapılanma (usta çırak geleneği), bade içme (dini tasavvufi bilgilerin rüyalarında öğrendiklerine inanmak ve hak aşığı olarak kabul etmek), atışma (ezgiye bağlı olarak, karşılıklı deyişme), menkabe ve kıssa anlatma (tekke tarzı şiir yazıp okumanın yanında, Tekke tarzı anlatımdır), nazire söyleme (bir sanatçıya ait şiirin, başka bir şair tarafından söylenmesi), usta derviş-şairlerden bahsetme gibi önemli gelenekler olduğu ortaya çıkarılmıştır. Yine giriş bölümünde araştırmalar sonucu, Sıdkı- Sıtkı mahlaslı 23 şair tespit edilmiştir. Aynı mahlası kullanan şairlerin fazlalığı dikkat çekmektedir. Şiirlerin kime ait olduğunu tespit etmek için dil, üslup özelliği şiirde geçen yer ve şahıs adları gibi bir takım ipuçlarından, şiirin kime ait olduğu tespit edilmiştir.

Sorgunlu Sıdkı’nın Sorgun’a 26 km uzaklıktaki Tiftik Köyünde 1898/1899 yılında doğduğunu şairin el yazması divanından öğrenmekteyiz. Nüfus kayıtlarında 1 Temmuz 1900 yılında doğduğu belirtilmektedir. Babasının adı Hüseyin Efendi, annesinin adı Penbe Hanımdır. Sülalelerine Gökhasanoğulları denir. Bir şiirinde Geylani soyundan geldiklerini söyler.

İlimdir Yozgat’ta Tiftik’tir köyüm

Sultan Geylani’den geliyor soyum

Sıdkı’dan bir selam Resul’e deyin

Uçun kuşlar uçun, Mekke’ye doğru

Şair iki defa evlenmiştir. Askere gitmeden imamlık yaptığı Cihanşarlı Köyünden evlendiği söylenir. İkinci eşinin kayıtlardaki adı Gürcü’dür. 12 yaşına kadar köyündeki mektebe devam etmiş, Tataristan’dan gelen İdris Hafız’dan ders alıp hafız olmuştur. Konya’da medrese tahsili yapmış Arapça ve Farsça öğrenmiştir. Askerliğini Cizre de yazıcı olarak yapmıştır. Cumhuriyet döneminde yaşamış Kadiri Tarikatının Halisiye koluna mensup halk şairidir. Şairliğe çobanlık yaptığı çocukluk yıllarında türkü söyleyerek başlamıştır. Gençlik yıllarında, imamlık yaparken gördüğü rüyalar üzerine şiir söylemeye başlar. Kadiri tarikatinin etkisiyle mezhar adı verilen def ile şiirlerini söylemiştir. Sefil Sıdkı, Hacı Sıdkı, Miskin Abdal Sıdkı mahlaslarını kullanmıştır.

 

O Nakş’i bendi

Ciğerim yandı

Bir kadeh sundı

Hac Ahmed Baba

 

İkinci bölümde şiirleri, şekil, tür ve üslup yönünden incelemiş. Sıdkı Baba şiirlerinde hece ölçüsünü kullanmış. Hece ölçüsünde beşli, yedili, sekizli, onbirli, ondörtlü ve onaltılı kalıpların kullanıldığı görülür. Şiirlerin kafiye ve ayak çeşitlerine göre incelendiği de görülmektedir.

 

Bülbül ötüşür

Çağır yetişir

Yürek dutuşur

Hac Ahmed Baba

Ömrü boşa geçirdin

Fırsat elden kaçırdın

Ten kuşını uçurdın

Bir name ile yare

 

Kitapta, Sözlü Edebiyat kaynaklı nazım şekillerinden, mani, koşma, semai, destan gibi konulardan Yazılı Edebiyat kaynaklı nazım şekillerinden, kaside, kalenderi, semaiden örnekler verilmektedir.

Eserde dini-tasavvufi Türk Halk Edebiyatı nazım türleri olan ilahi, nefes, tevhid, münacat, nat, miraciye, mevlid, hilye, ramazaniye, mehdiye, hikmet, nutuk, devriye, şathiye, maktel mersiye, menakıbname, selamname, nevruziye, destur, gevhername, dolapname, hicretname, velayetname, vücudname, nasihatname, hicretname, fütüvvetname, ibretname, gazavetname, tahassurname, tarikatname, kıyametname, şefaatname ve medetnameye örnekler verilerek açıklanmıştır. Dil ve üslup olarak eş anlamlı, yakın anlamlı, zıt anlamlı kelimeler kullanarak anlam kuvvetlendirilmiş, sözün daha etkili ve akıcı olması sağlanmıştır. Mahalli söyleyişlerde, Sorgun ve yöresi, Türkmen Ağızlarının özellikleriyle karşılaşılmaktadır. Sıdkı Babanın şiirlerinde anlatım şekillerinde şu 5 yola başvurduğu görülmektedir. Nasihat ve hitap yoluyla anlatım, doğrudan doğruya anlatım, mukaleme ve sual yoluyla anlatım, delil ve ispat yoluyla anlatım, tahkiye yoluyla anlatım. Dördüncü bölümde ise Sıdkı Baba divanındaki, şiirlere yer vermektedir.

Kitabın üçüncü bölümünde, Divanda yer alan şiirlerin tamamına yakınında dini ve tasavvufi konuların olmasında, mensubu olduğu tarikat kültürünün ve imamlık mesleğinin etkisi büyüktür. Şiirlerde şairin dine, tasavvufi hayata bakış açısı görülmektedir. 151 Şiirinin 135’inde konu dindir. Allah’a iman, melekler, ilahi kitaplar, peygamberler, ahiret, cennet ve cehennem, dünyanın geçiciliği, ölüm, namaz, oruç, hac, zekât, zikir, ahlak, din ve tarikat büyükleri, milli konular, aşk ve sevgi, gurbet ve hasret, insan, toplum ve tabiat şiirlerinin konularını oluşturmaktadır.

Sayın Bayram Durbilmez hocamın, bu değerli eseri hazırlarken işi hiç de kolay olmamış. Eserde özellikle mahalli söyleyişler, Arapça ve Farsça kelimeler, imla ve vezinle ilgili zorluklar gibi sebeplerle zorluklar çekse de bu değerli eseri bizlere kazandırdığı için sayın hocama teşekkürlerimi sunarım. Daha nice eserler kazandıracağını biliyor ve umuyorum.

 

Nuri KAYA

SORGUN DÜŞÜNCE KULÜBÜ

Author: Yönetici