Sorgun Ortaokulu’ndan Liseli Yıllara

Sorgun Ortaokulu’ndan liseli yıllara doğru bir inceleme ve araştırma yapmak gerektiğinde Yozgat’ın, ilçemiz Sorgun’un geçmişteki eğitim ve öğretim durumunu iyi bilmemiz gerekir. Bunun için en sağlıklı bilgileri bize Osmanlı Vilayet Salnameleri vermektedir.

OSMANLI VİLAYET SALNAMELERİNDE EĞİTİM DURUMU

Osmanlı Vilayet Salnameleri’nde Yozgat’ın sosyal ve kültürel durumunu değerlendirdiğimizde ipucu olarak şu verilere ulaşıyoruz: Devletimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün doğduğu 1881 yıllarında Yozgat Sancağı genelinde; 3 rüştiye mektebi (Yozgat, Akdağmadeni ve Çorum’da), 49 medrese (talebe sayısı 1284), 1360 mescit, 166 cami, 89 tekke, 66 han, 17 hamam olduğu anlaşılmaktadır.(1-2)

1881-1882’lerde Yozgat Sancağı dâhilinde, birisi Yozgat merkezinde, birisi Akdağmadeni Kazası’nda ve birisi de o tarihlerde Yozgat sancağına bağlı bir kaza olan Çorum’da olmak üzere 3 Mekteb-i Rüştiye (ortaokul) bulunmaktaydı. Ayrıca, sancak genelinde 49 medrese ve 1284 talebenin olduğu kaynaklarda zikredilmektedir. (3)

Yozgat ve çevresinde tarih boyunca 51 medresenin ismi tespit edilmiştir. Bunlardan 17 tanesi Yozgat merkezde, diğerleri ise kaza merkezleri ile köylerdedir.

SORGUN’DA ÜÇ MEDRESE VARDI

Eldeki bilgilere göre Sorgun merkez 2 köyünde medrese vardır. Bunlar, Sorgun Hacı Ahmet Medresesi, Akdağmadeni ilçesine bağlı iken şimdi Sorgun’a bağlı olan Çöteli Köyü Medresesi ve Babalı Köyü Medresesi.(4)

Bozok adıyla tanınan ilimiz, Cumhuriyet dönemine kadar medrese, cami ve vakıf eserleriyle donanmış zengin kültüre sahip bir bölgedir. İlmî, iktisadî ve kültürel gelişmelere ışık tutan 30 kadar medrese olduğu, Yozgat’a uğrayan seyyahlarca da dile getirilmiştir.

SORGUN BÜYÜK ÂLİMLER YETİŞTİRMİŞ

Sorgun İlçesi de bu dönemlerde medrese tahsili gören büyük âlimler, aydın kişiler yetiştirmiştir. Ahmetfakılı Köyü’nden medrese tahsili görerek yetişen Müftü Hasan Efendi’yi, Ekşi Hoca’yı bu dönemde yetişen aydın kişilerin başında sayabiliriz. Ayrıca Gedikhasanlı Şakir Efendi’nin çevrede büyük bir âlim ve keramet sahibi en büyük kişilerden olduğunu bilmeyen yoktur.

KÖY ODALARI EĞİTİM YUVASI OLMUŞ

Cumhuriyet döneminde Latince harflerle eğitim yapılmaya başlanmış, önceleri üç sınıflı ilkokullar üçüncü sınıfa kadar öğrenim yapmış ve diploma verilmiş, 1950’li yıllardan sonra beş sınıflı öğretime geçilmiş ve beş sınıflı diplomalar verilmiştir. Köylerde okul yokken ilk önceleri köy odalarında ve köy evlerinde öğrenim yapılmış zaman içerisinde her köye ilkokul yapılmıştır.

YEŞİLYURT: İLK AÇILAN İLKOKUL

Sorgun ilçesinde Yeşilyurt İlkokulu, Agâh Efendi İlkokulu ve Sorgun Ortaokulu’nun ilçenin eğitim ve kültür seviyesinin gelişmesinde önemli rolleri olmuştur.

Yeşilyurt İlkokulu 1939, Agâh Efendi İlkokulu 1962 ve Sorgun Ortaokulu 1949 yılında eğitim ve öğretime açıldı.(5)

İLK İLKÖĞRETİM MÜDÜRÜ İBRAHİM KALEMOĞLU’DUR

1960 yılına kadar “Maarif Memurluğu” olarak hizmet veren teşkilat, daha sonra İlköğretim Müdürlüğü adını aldı ve Sorgun İlköğretim Müdürlüğü 1967 yılına kadar Merkez Yeşilyurt İlkokulu binasında hizmet verdi. Bu tarihte şimdiki Hükümet Binasına taşındı. İlk İlköğretim Müdürü İbrahim Kalemoğlu’dur. (6)

SORGUN ORTAOKULU’NUN AÇILIŞI

Benim gibi binlerce mezun veren Sorgun Ortaokulu bugünkü Yenimahalle’de mevcut Mehmet Akif Ersoy İlköğretim Okulu’nun (Sorgun Lisesi eski binası) batısında idi. Bu binanın kuzey kısmında kütüphane, derslik ve ayrıca salon olarak kullanılan iki bina daha vardı.

TEK KATLI TAŞ BİNA

Sorgun Ortaokulu 1949 yılında Halk Evi Binası olarak kullanılan bir binada eğitim öğretime açıldı.

Değerli hemşerimiz Prof. Dr. Rauf Yücel “Sorgun’dan Çıktım Yola” adlı anı kitabında Sorgun Ortaokulu’nu şöyle anlatıyor:

Okulumuz; yerden 2,5-3 metre kadar yüksekçe, tek katlı, taş bir bina idi. Sanırım 1930’1u yıllarda Halkevi ve Parti binası olarak yaptırılan iki binadan biri idi. Güneye bakan ön cepheden yüksek merdivenlerle içeri girilince, 20-25 metre karelik bir antre, sağ tarafta müdür odası ve onu takiben de koridorda öğretmenler odası ile tuvaletler bulunurdu. Girişin sol yanındaki büyük oda, 3. sınıfların okuduğu derslik idi. Koridor, binanın kuzey yarısında bulunan iki dersliğe açılırdı. Bu dersliklerden büyük olanı kuzey batı köşede, diğeri tam kuzeyde yer alırdı. Binanın kuzeydoğu köşesinde bir oda daha vardı ama burası depo olarak kullanılırdı. Bizim 15 mevcutlu birinci sınıfımız, kuzeybatıdaki büyük sınıfta ders yapardı. İkinci sınıfların dersliği kuzeydeki küçük odaydı.

Okulumuzun tek hizmetlisi adı Fazlı olan, çakır gözlü, Sorgun’un yerlisi bir abi idi. Fazlı abiyi tüm öğrenciler çok severdik. Onun işi, sınıfları temizlemek, okulun götür getir işlerini yapmak, kışın sobaları yakmak ve öğretmenlerin hizmetinde bulunmak idi. Kış bastırmadan alınan kok kömürü ve meşe odununu depolamak da onun görevleri arasındaydı. Okulun bir bodrumu vardı ve yakacaklar orada depolanırdı. Okul, önünden geçen şoseden 10-12 metre kadar daha içerde kurulmuştu. Önde, yanlarda ve arkada geniş avlusu vardı. Avlunun yol tarafında alçak bir taş duvar ve geniş giriş kapısı okulu yoldan ayırırdı. Avlunun kuzeybatı köşesinde öğrenci tuvaletleri bulunurdu.” (7)

NECİP AYDIN’IN BIÇAKLANMASI

1966 yıllarında okul öğrencileri ve öğretmenlerini en çok etkileyen olay Okul Müdürü Necip Aydın’ın bıçaklanması idi. Ben ortaokul birinci sınıf öğrencisiydim. Bıçaklama olayı bizleri çok üzmüş günlerce etkisinden kurtulamamıştık. Bir öğrencinin zayıf not verdiği bahanesiyle Necip Aydın’ı makam odasında bıçakladığı, öğrencinin elinden bıçağı öğretmen Selahattin Yılmaz’ın aldığı söylenmişti.

KAHRAMANLIK DİPLOMASI

Yıllar sonra bu olayı 1985’li yıllarda yazdığım kitap olarak ta yayınlanan “Kahramanlık Diploması” oyununda çok dramatik olarak sahneye aktarmıştım. Oyunu 24 Kasım Öğretmenler Gününde sahneye koymuştuk. Oyunda; Mustafa Ağıralioğlu, Yakup Caner, Mustafa Eğilmez gibi öğretmen arkadaşlarımız ve öğrencilerimiz görev almıştı. Oyun izleyenlerce çok beğenilmişti.

Kahramanlık Diploması oyununun final sahnesinde öğretmenini bıçaklayan öğrencisiyle öğretmeni arasında şu konuşma geçiyordu:

ÖĞRETMEN-Bir vuruşta kaç gönlü birden yaraladın delikanlı?

CABBAR – Yaraladım.

ÖĞRETMEN – Bir gün gelir aynalar da yara izlerine alışıverir. Ya gönül kırıkları ne olacak? Orta birinci sınıftan aldım. Lise ikinci sınıfa kadar bağrıma bastım. Bilgi, kültür vermek için nefes tükettim. Bir mum gibi sizin yolunuzda eridim, yandım. Ya sen ne yaptın? Meğer koynumda kara yılan beslemişim, bilemedim. Önceden siz bana gelirdiniz. Doru atlar üstünde uçar gibi. Güvercin gagasında, zeytin dalında, şahin kanadında, çıra aydınlığında bayrak bayrak bana gelirdiniz. Kavruk çöllerden, karlı dağlardan bana sığınırdınız. Ateşimde ısınırdınız. Nalların kıvılcımında, Anadolu yaylasından kubbelerle, minarelerle, Allahüekberlerle (Cabbar ağlamaktadır.) kösler, gülbanklarla, mehterle bana gelirdiniz. Şimdi ise çağ değişti. Yarım yamalak çolak kolumla, ak saçımla, dert yüküyle ben sana gelirim. Yarın, bana vurduğun bıçak senden davacı olur; “Ben bir öğretmeni yaralamak için doğmuş değilim.” derse ne cevap vereceksin delikanlı? Ellerinin kanını yıkadığın sular;” Biz anaya, babaya, hocaya kalkan eli yıkamak için yaratılmadık.” deseydi ne cevap verecektin? Bıçağın sapına kahraman adın yazıldı mı?

ORTAOKULUN İLK MÜDÜRÜ

Sorgun Ortaokulu’nun Hüseyin Avni Uzer’di. En son görev yapan ortaokul müdürü ise Ali Basat’tı. Ali Basat Sorgun Lisesi açıldığında da lisenin ilk müdürü, yetkili idarecisi idi.

Ortaokulda sırasıyla görev yapan müdürler şunlardı:

Nurettin Yücesoy – (02.03.1954 – 25.10.1956)

Ahmet Tobbaş –     (31.10.1956 – 06.09.1958)

İsmet Kapusuz-      (30.09.1958 – 30.06.1960)

Şerafettin Devecioğlu- (22.09.1960 – 08.11.1960)

Rüştü Kundakçı- (22.11.1960 – 20.08.1961)

Necip Aydın       -(11.11.1961 – 18.10.1966)

Durmuş Bozkır- (02.05.1967 – 16.07.1968)

Ali Basat –(06.09.1968 – 14.10.1970) (8)

PANSİYON BİNASI YAPILMASI

Açıldığı yıllarda yeterince öğrenci bulamayan Sorgun Ortaokulu’na öğrenci sayısını artırmak için bir dernek kurulmuş, bu derneğin çalışmaları sonucu köylerden gelen öğrencileri barındırmak için okul bahçesine bir pansiyon binası yapılmıştır.

Köylerden gelen öğrencilerin pansiyonda kalmaları sağlanarak ortaokulun öğrenci sayısı artırılmıştır.

1966’lı yıllara gelindiğinde öğrenci sayısı artmış ve Sorgun Ortaokulu yetersiz kalmıştır. İki bina ve pansiyon binasının derslik olarak kullanılmasına rağmen yetersiz kalınca 1968 yılında ortaokulun yanındaki sağlık hizmeti veren Dispanser binası yıkılarak yerine bugünkü lise binası yapılmıştır. 3 kat olarak planlanan ortaokul binası okul yaptırma derneğinin öncülüğünde halkın katkısıyla 4 kat olarak tamamlanmış, 1969 yılında lise olarak öğrenime başlamış ve okulun adı Sorgun Lisesi olmuştur. Lise ilk mezunlarını 1971–1972 öğretim yılında vermiştir.

İSMET KAPUSUZ O GÜNLERİ ANLATIYOR

1961 yılında Millet Partisi’nden Yozgat milletvekili seçilen, Türk Parlamenterler Birliği Genel Sekreterliği de yapan hemşerimiz merhum İsmet Kapusuz, bu tarihlerde Sorgun Ortaokulu’nda Türkçe öğretmenliği ve idarecilik yaptı. (9)

Merhum İsmet Kapusuz o yıllardan bahsederken, -Sorgun Ortaokulu pansiyon binasının yapımında bizzat çalıştığını, çok zor şartlar altında yardım toplayarak;

– “ Omuzumuzda kereste taşıdık, taşını kucakladık, kumuna karıldık” diye anlatırdı.

YA KELEK, YA MELEKSİN!

Merhum İsmet Kapusuz bana uzun uzun mektup yazar, 1959 ve 60’lı yıllarda o fedakârca yaptığı çalışmalardan ve pansiyonu nasıl yaptıklarından bahsederdi. Bir defasında yazdığı mektupta bana şöyle diyordu:

-Duraliciğim. Sizin çalışmalarınızı uzaktan çok iyi takip ediyorum. Güzel işler yapıyorsunuz. Verimli de oluyorsunuz. Sizi tebrik ediyorum. Ancak şunu da merak ediyorum. Sorgun’da çalıştım. Ortaokulda görev yaptım. O eski pansiyonun harcında alın terimiz var. Bazılarının yapısını çok iyi bilirim. Sorgun’da bir şeyler yapmak için ya kelek, ya melek olacaksın. Söyle Allah aşkına sen nesin?” (10)

GENÇ ÖĞRETMENİMİZİ ÇOK SEVDİK

Sorgun Eski Belediye Başkanı Yılmaz Kılıçarslan bir yazısında İsmet Kapusuz’u şöyle anlatıyor:

-“Sorgun Ortaokulu’na 1958 yılında Sn. Topbaş’tan sonra müdür olarak atandı. Sorgunlular ve biz ortaokullu öğrenciler onu, otuz yaşlarındaki genç öğretmenimizi o zaman tanıdık.”

Yılmaz Bey yazısının bir paragrafında Sorgun Ortaokulu yatılı pansiyonunun nasıl yapıldığını anlatırken, öğretmenlerin ve öğrencilerinin inşaatında bizzat çalıştıklarını belirtiyor ve İsmet Kapusuz’un bu çalışmaya öncülük yaptığını şu cümlelerle vurguluyor:

-“Köylerden gelen öğrencilerin zamanın çok kısıtlı imkânlarına sahip Sorgun’da çektikleri perişanlığı görüp ilçemizde ilk defa yatılı öğrenci pansiyonu, kendisi ile birlikte öğrencileri de çalıştırarak, at yarışları tertiplemek gibi yollarla imkân oluşturmak suretiyle tamamen kendi gayretleri sonucu tamamlayıp Sorgun’un hizmetine sunulmuştur.” (11)

1965-70’Lİ YILLARDA SORGUN’DA KÜLTÜREL VE SOSYAL HAYAT

Ben sinemayla Sorgun Ortaokulu’na öğrenci olarak girdiğimde tanışmıştım. Bugün altmış bin nüfuslu Sorgun’da bir sinema bulunmazken, 55-60 yıl önce Köhne diye anılan Sorgun’da sinema vardı.

ARAM’IN SİNEMA BİR KÜLTÜR MERKEZİYDİ

O yıllarda Aram Usta’nın sineması meşhurdu. Haftanın belirli günlerinde öğretmenlerimizin nezaretinde sinemaya giderdik. Özellikle Çarşamba günü öğleden sonra sinemaya gittiğimizi hatırlıyorum. Bir de o günlerde hafta sonu tatili Cumartesi öğleden sonra ve Pazar günü olmak üzere bir buçuk gündü. Hafta sonlarında mutlaka köye giderdik. Gitmediğimiz haftalarda Cumartesi veya Pazar günü haftada en az bir defa sinemaya giderdik. Akşamları sinemaya gitmek kesinlikle yasaktı.

MALKOÇOĞLU, TARKAN, KARAOĞLAN…

O yıllarda Cüneyt Arkın’ın “Malkoçoğlu, Battal Gazi, Fatih’in Fedaisi”, Yılmaz Güney’in “Çirkin Kral, Zavallılar, Yiğit Yaralı Olur, Cesur, Yedi Belalılar”, Kartal Tibet’in “Bir Millet Uyanıyor, Tarkan, Bizanslı Zorba, Boş Kalan Çerçeve, Karaoğlan Geliyor” adlı sinema filmleri, o yıllarda rüyalarımıza giren ve en revaçta olan filmlerdi.

Hele bu filmler ikisi bir arada oynuyorsa Aram’ın sinema tıklım tıklım dolardı. Işıklar sönüp film başladığında kimseden çıt çıkmaz filmin senaryosuna bırakırdık kendimizi. Tam heyecanlı bir yerde zaman zaman elektriklerin gittiği, filmin sesinin kısıldığı anlar da olurdu.

SES VER ARAM USTA!

O zaman seyircilerden ıslık sesleri yeri göğü çınlatır;

-Ses ver Aram Usta ses ver, diye bağırırlardı.

Bir Millet Uyanıyor, Malkoçoğlu gibi filmler bize heyecan, milli ruh veriyor ve atalarımızın kahramanlıklarından yola çıkarak öz güven ve cesaretimizi artırıyordu.

İRİŞKİLİ EKMEK

Pazar günü sinemadan çıktıktan sonra sucukçu Hacı’nın dükkâna dalar, yirmi beş kuruşa ya sucuk ekmek (irişkili ekmek), ya çemen ekmek, ya ekmek arası helva alır karnımızı doyururduk. Aha o ekmek arası sucuğun, çemenin tadına doyum olmazdı.

Karnımızı doyurduktan sonra daha o yıllarda şiir ağırlıklı çıkan, özellikle her sayısında Ümit Yaşar Oğuzcan’ın şiirlerinin yayınlandığı magazin içerikli haftada bir çıkan “Hafta Sonu” gazetesini alır, noktası virgülüne varıncaya kadar okurdum.

BİR HİLAL UĞRUNA

Aram Usta’nın sinemada sadece film seyretmezdik. Sinemanın sahnesi de vardı. Film oynamadığı bazı günlerde tiyatro gösterisi de yapılırdı. Turneye çıkan tiyatro ekipleri oyunlarını Sorgun’da Aram’ın sinemada oynarlardı.

Yine o yıllarda Namık Kemal’in “Zavallı Çocuk” ve “Vatan Yahut Silistre” oyunlarını öğretmenlerimizin nezaretinde bu sinemada seyrettiğimi hatırlıyorum. İlk defa Zavallı Çocuk oyununu seyrederken gözlerimin yaşardığını hatırlarım. Yine o günlerde seyrettiğim bir kahramanlık destanı olan Vatan Yahut Silistre oyunun etkisinde kalarak yıllar sonra Sorgun Lisesi’nde öğretmenken (1980) “Bir Hilal Uğruna”  adlı oyunumu yazacak ve 19 Mayıs 1980 tarihinde sevgili öğrencilerimle birlikte sahneleyecektim.

SORGUN LİSESİ’NİN YAPILMASI

O günkü kültürel ve sosyal hayattan bahsettikten sonra tekrar Sorgun Lisesi’nin yapılışına değinmek istiyorum. Lise binası projesi aslında üç kat olarak yapılmıştı. Daha sonra Sorgun Lisesi Yaptırma Derneği kurularak, bu dernek okula ilave edilecek dördüncü katın giderlerini üslenmiş, büyük bir yardım kampanyası başlatılmış, Sorgun’un merkezi ve köyleri adım adım gezilerek yardım toplanmıştı. Bu organizasyonda ortaokulda görev yapan öğretmenlerin büyük payı vardır.

BEN OKUYAMADIM, ÇOCUKLARIMIZ OKUSUN BARİ

Yeri gelmişken Sorgun Lisesi’nin ilk mezunlarından olan değerli sınıf arkadaşım İsmail Harmancı’nın, lise binası inşaatına yardım toplarken yaşanan, sevgili öğretmenimiz Şemsettin Aşkın’dan dinlediği bir hatırayı sizlerle paylaşmak istiyorum:

Lise yaptırma derneği yetkilileri ve Şemsettin Aşkın köylerden lise binasına yardım toplarken bir koyun sürüsüyle karşılaşırlar. Sürünün çobanı ile tanışır hal hatır sorup, sohbet ederler. Sorgun’a yapılmakta olan lise binasına yardım için dolaştıklarını söylerler.

Çoban o sırada “bi dakka bekleyin” der, sürüden bir koyunu kucaklayarak getirip traktör vagonunun içine atar ve der ki;

-Bu da benden olsun. İki koyunum vardı. Birini size veriyorum. Ben okuyamadım bari çocuklarımız, torunlarımız okusun.

Çobanın bu davranışı oradakileri çok duygulandırır, herkesin gözleri yaşarır.

İsmail Harmancı diyor ki;

– Bu hatırayı bizzat Şemsettin Beyden dinledim. Ağlayarak anlatmıştı…

LİSENİN AÇILIŞI DÜĞÜN BAYRAMDI

Sorgun Ortaokulu’ndan 1968–69 eğitim öğretim yılında mezun oldum. İlçede lise olmadığı için rahmetli babam kara kara düşünüyordu. Liseyi Yozgat merkezde okumam gerekiyordu.

1968 yılında başlanan lise binasının inşaatı da devam ediyordu. O günlerde lise açılacağı söylentisi her yerde konuşuluyordu ama yine de bir hayaldi.

O yıllarda bir okulun açılması, hele hele ilçeye ilk lisenin açılması büyük bir olaydı. Lise açılmayınca 1969–1970 eğitim öğretim yılının başlamasına bir hafta kala püs yas babamla Yozgat’a giderek Yozgat Lisesi’ne kayıt yaptırdım. Sorgun’a bağlı Mustafa Gündüz ile birlikte kalmamız için babam bir ev kiraladı.

MÜJDELİ HABER

Aradan birkaç gün geçmeden o müjdeli haberi duyduk.

Sorgun’a bir lise açılması emri gelmiş, ilçede düğün bayram olmuştu. Her yerde liseden bahsediliyordu. Yaklaşık olarak 4–5 bin nüfusu olan bir ilçeye lise açılması büyük bir hizmetti. O yıllarda politika yapan 13. Dönem Adalet Partisi milletvekilleri M. Neşet Tanrıdağ ve Turgut Nizamoğlu hangi köye, hangi beldeye, hangi mahalleye gitseler dillerinden düşürmüyorlardı. Lisenin açılması Sorgun’da de en büyük propaganda malzemesi olmuştu.

Ya şimdi öyle mi! Bir mahalleye açılan okuldan sadece o yörenin insanının haberi oluyor.

LİSEYE KAYDIMIZI YAPTIRDIK

Herkes seviniyordu. En çok sevinenlerden birisi de rahmetli babamdı. Hemen Yozgat’a giderek kaydımızı getirip, Sorgun Lisesi’ne kayıt yaptırdık. Sorgun Lisesi inşaatı bitmediği için kayıtlar Sorgun Ortaokulu’nda yapılıyordu.

İZ BIRAKAN ÖĞRETMENLERİMİZ

Sorgun Lisesi birinci sınıfını Sorgun Ortaokulu’nun merdivenle çıkıldığı zaman karşı sağdaki sınıfında okuduk. Yaklaşık 20 öğrenci vardı. Müdür yetkili müdür merhum Ali Basat’tı.

Ali Basat; orta boylu, yakışıklı, şık giyinir, her gün taralı bozulmayan saçları ile hafızamızdan hiç silemeyeceğimiz bir hocamızdı. Rahmetle yâd ediyorum.

Bizde iz bırakan diğer öğretmenlerimiz şunlardı: İsmail Taşlıyurt (Matematik), Merhum M. Naci Yaşar (Fizik-Kimya), Şemsettin Aşkın (Coğrafya. Türkçe derslerimize de girmişti ortaokulda), Merhum Şevket Öpözdemir (Edebiyat), Hafize Çakır (Fransızca), Tayyar (soyadını hatırlayamadım) (Fransızca), Orhan Kurt (Matematik). Orhan Bey, Beden Eğitimi dersimize de girerdi.

Doğan Özmen'in arşivinden

İLK MEZUN OLAN 39 ÖĞRENCİYDİ

İkinci sınıfı lisenin yeni binasında okuduk. Fen ve Edebiyat olmak üzere iki şube vardı. Edebiyat bölümünde 19, Fen bölümünde 20 öğrenci vardı. Bazı dersleri ise aynı sınıfta birlikte yapardık.

SORGUN LİSESİ İLK MEZUNLARI – (1971-1972)

6 EDEBİYAT ŞUBESİ

Ömer Tekin – 851- Sorgun

Murat Müftüoğlu – 861- Siirt (Vefat etti)

Mustafa Gündüz – 862 – Sorgun

Sait Yücel – 866 – Yeşilova (Vefat etti)

Nihal Müftüoğlu – 869 – Edremit (Vefat etti)

Turgay Yanbasan – 876 – Kayseri

Vedat Kayhan – 880 – Sorgun

Zühtü Gençtosun – 892 – Çekerek

Şuayıp Ardahanlı – 893 – Sorgun

Mehmet Can Yıldırım – 896 – Sorgun

Osman Yazıcı – 906 – Avanos

Zübeyir Yamaç – 913 – Çayıralan

Mehmet Kayhan – 916 – Sorgun

Ali Kılıç – 941 – Boğazlıyan

Osman Nuri Demirel – 963 – Sorgun

Hüsnü Andı – 972 – Sorgun

Ali Öztürk – 973 – Sorgun

İhsan Ünal – 974 – Sorgun

İhsan Yazar – 993 – Sorgun (Vefat etti)

Toplam: 19

sorgun lisesi voleysol takımı

6 FEN ŞUBESİ

Hüseyin Aksoy – 852 – Sorgun

Bekir Ünalan – 853 – Sorgun (Vefat etti)

İsmail Ünalan – 854 – Sorgun

Turgay Altan – 855 – Sorgun

Nevzat Kocaoğlu – 856 – Yozgat

Cemal Çetin – 859 – Sorgun

Galip Şahin – 860 – Sorgun

İbrahim Alaarslan – 863 – Sorgun

Hacı Özer – 864 – Sarıkaya

Durali Doğan – 865 – Sorgun

İsmail Harmancı – 873 – Sorgun

Ersoy Çölkuşu – 877 – Akdağmadeni

Halil Şimşek – 881 – Sorgun

Musa Altan – 883 – Sorgun

Kenan Arslan – 898 – Sorgun

Kenan Akdemir – 899 – Akpınar

Bülent Ergenekon – 903 – Ankara

Mahmut Vural – 910 – Sorgun

Nazım Torun – 915 – Sorgun

Niyazi Kılıç – 992 – Sorgun

Toplam: 20

ÖĞRETMENLİK YILLARI

Sorgun Lisesi öğretmenleri (1982)Erzurum Kazım Karabekir Eğitim Enstitüsü Türkçe bölümünü bitirdikten sonra 5 Aralık 1977 tarihinde mezun olduğum Sorgun Lisesi’nde Türkçe öğretmeni olarak göreve başladım.

O yıllar Türkiye’nin en karanlık dönemiydi. Anarşi ve terörün, öğrenci olaylarının gittikçe arttığı günlerdi.

Liseye göreve başladığımda Sorgun Lisesi Müdürü Bahri Coşan’dı. Bahri Bey, halim selim, mütevazi bir kişiliğe sahipti.

1978 yılında Aşağı Cumafakılı köyü doğumlu Hilmi Bayandır müdürlüğe atandı. Sorgun Lisesi’nin en karışık dönemi Hilmi Bayındır zamanıdır. Onun idareciliği zamanında lisede terör tırmandı. Ergun Ünal adlı öğrencinin şehit edilmesi bardağı taşıran son damla oldu. Hilmi Bayındır lisede müdürlük yapamayacağını anlayınca tayin oldu.

12 Eylül 1980 tarihinde ihtilal olunca öğrenci olayları durdu.

Sorgun Lisesi’nde ilk tiyatro eserim olan “Bir Hilal Uğruna” piyesini 19 Mayıs 1980 tarihinde sinema salonunda oynadık. Bunu; Bacımın Gelinliği, Bir Nesil Yargılanıyor, Çanakkale’de Düğün, Vatan Şairi Mehmet Akif, Bu Vatan Nasıl Kurtuldu gibi oyunlar takip etti. Ben yazıyordum, öğrencilerim oynuyordu.

Ders dışında sevgili öğrencilerimle çok zevkli tiyatro dolu yıllar yaşadık. 1985 yılında Sorgun İlçe Milli Eğitim Şube Müdürlüğü’ne atandıktan sonra da tiyatro çalışmalarım devam etti. O yıllarda en çok ses getiren oyunumuz “Dönüş ile İrbaham” olmuştu. Okul müdürleri, öğretmenler ve öğrencilerimizle birlikte sahnelemiştik. Ardından Hilal Doğdu ve Senemin Turnaları…

Atatürk'e Teğellenen Bayrak -Sorgun Lisesi

Bir Nesil Yargılanıyor (1984- Sorgun Lisesi)GÖREV YAPAN MÜDÜRLER

Ali Basat’ın vekâletinden sonra lisenin ilk müdürü İzzettin Minareci oldu.

Sorgun Lisesi’nde görev yapan müdürler:

İzzettin Minareci- (27.04.1971-21.07.1972)

Hasan Temiz- (12.09.1972- 21.09.1976)

Bahri Coşan- (05.11.1976- 19.06.1978)

Hilmi Bayındır –(20.07.1978-01.12.1979)

Hüseyin Arslan –(20.12.1979- 09.11.1981)

Yalçın Bilgin – (12.11.1981-31.03.1989)

Necati Gör – (31.3.1989- 29.05.1991

Alparslan Nazlı- ( 29.05.1991-06.05.1992 Vekaleten)

Alparslan Nazlı – (06.05.1992- 18.04.2006)

Osman Kılınçarslan –(30.06.2006- 26.08.2014)

Hüseyin Öksüz- (03.12.2013-11.04.2014) (Osman Kılınçarslan’ın geçici istifası süresinde)

Nafi Yıldırım- (18.09.2014- Görevde)

SORGUN LİSESİ NASIL TARİH OLDU?

Sorgun Lisesi’nin ismi 28.04.2010 tarihli onayla 2010-2011 eğitim öğretim yılında Sorgun İbni Sina Lisesi olarak değiştirildi. İki yıl bu isimle eğitim öğretime devam eden okul; 06.07.2012 tarihli onay yazısı ile 2012-2013 eğitim öğretim yılında TOKİ Şehit Mustafa Tekgül Anadolu Lisesi adını aldı. Sorgun Lisesi binası aynı tarihte Yeşilyurt İlkokulu’na tahsis edildi.

Sorgun Lisesi’nin kurumsal isminin ortadan kalkması ve binasının diğer eğitim kurumlarına tahsis edilmesi Sorgun kamuoyunda tepkiyle karşılandı ve çok tartışıldı. Hala da tartışılıyor.

Sorgun Lisesi...

 

SORGUN LİSESİ İSMİ YAŞATILMALI

Özellikle Sorgun Lisesi mezunları olarak bu değişiklik bizleri çok üzdü. Hala Sorgun Lisesi isminin tekrar kurumsal kimliğine ve ismine kavuşturulması, lisenin ilk mezunları olarak en büyük arzumuz ve isteğimizdir.

KÖKÜ MAZİDE OLAN ATİYİM

Sorgun Lisesi ismi yaşatılmalıdır.

Büyük Türk düşünürü Ziya Gökalp ile Büyük şairimiz Yahya Kemal arasında geçen tarihi bir kıssayı yeri gelmişken sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bir gün Ziya Gökalp, Yahya Kemal’in Osmanlı tarih ve kültürüne düşkünlüğünü ima ederek şu beyti söyler:

Harabisin, harabatı değilsin;

Gözün mazidedir, ati değilsin…

Yahya Kemal ise “irtical dedikleri nadir tevafukun tesiriyle” şöyle cevap verir:

Ne harabi(yim) ne harabatiyim;

Kökü mazide olan (bir) atiyim…

Geçmişi olmayan kurumların, milletlerin, devletlerin geleceği de olmaz. Bu anlamda Sorgun Lisesi’nin isminin yaşatılmasını istiyoruz, etkili ve yetkili büyüklerimizden…

TARİHİ BULUŞMAYI GERÇEKLEŞTİRMEK İSTİYORUZ

Sorgun Lisesi açılalı tam 45 yıl oldu. 1972 yılında okuldan tam 39 öğrenci mezun oldu. O günden bugüne bu arkadaşlardan sadece sayılı birkaçı ile görüşebiliyoruz. Bugüne kadar Sorgun Lisesi’nin ilk mezunlarını bir araya getirme girişimi olmadı.

Ben ve benim gibi düşünen arkadaşlarımız, ilk mezunlar olarak her yıl bir araya gelme arzusunu taşıyoruz.

Bu düşünceden hareketle sevgili arkadaşım Nazım Torun’la birlikte Sorgun Lisesi’nin tüm evrakı ve arşivinin bulunduğu TOKİ Şehit Mustafa Tekgül Anadolu Lisesi’ne gittik. Okul Müdürü Nafi Yıldırım ve Müdür Yardımcısı Hüseyin Öksüzle görüştük. Liseden mezun olanlarla ilgili bilgi, belge ve kayıtları aldık. Nafi Bey’e, Hüseyin Bey’e yardımları için teşekkür ediyorum.

Gönlümden geçeni yeri gelmişken ifade etmeliyim. Neden lisenin ilk mezunları olarak bir araya gelip, kırk yılın üzerinde geçen bir hasreti gidermeyelim? O eski günleri hatırlayıp, yeni şeyleri paylaşmayalım?

Bu yazımı okuyan, özellikle Sorgun Lisesi’nden 1971-72 eğitim öğretim yılında mezun olan ve isimlerini yayınladığım arkadaşlarımızdan bir ses, bir nefes vermelerini heyecanla bekliyorum. Benim 0533 346 8889 nolu telefonumdan veya Facebook adresimden bize ulaşabilirsiniz. Hayatta olan tüm arkadaşlara ulaştıktan sonra ilk mezunlarımızla tespit edeceğimiz bir günde ilçemiz Sorgun’da, Sorgun Lisesi’nin bir sınıfında veya başka bir mekânda tarihi buluşmayı gerçekleştirebiliriz.

SORGUN LİSESİ MEZUNLARINA

Sorgun Ortaokulu ve Sorgun Lisesi’ne dair benim de bilmediğim bilgi ve belgelere kapı aralamak, eski günleri karınca kararınca yâd etmek üzere kaleme aldığım yazımı şimdilik bitirirken; Sorgun Lisesi’nin ilk mezunları en başta olmak üzere, tüm mezun öğrencilerinden ve görev yapmış öğretmenlerimizden hayatta olanlara sağlık ve sıhhat, ahirete intikal etmiş olanlara ise Allah’tan rahmet ve mağfiret diliyorum.

Bir özel teşekkürle yazımı bitirmek istiyorum: Bu yazıyı SDK’nın Mayıs 2015 dosyasında yayınlanmak üzere kaleme almama vesile olan Sorgun Düşünce Kulübü’nün değerli yöneticilerinden hemşehrimiz sevgili Abdullah Alpaydın ve ekibine teşekkür ediyor, başarılarının devamını ve uzun soluklu olarak güzel ilçemiz Sorgun’u düşünmeyi sürdürmelerini diliyorum…

DURALİ DOĞAN

 

KAYNAKLAR:

(1)1293 Tarihli Ankara Vilayet Salnamesi, s. 140–141.

(2)1299 tarihli Ankara Vilayet salnamesi, s.185.

(3) 1299 Tarihli Ankara Vilayet salnamesi, s.185.

(4)Prof. Dr. Fahri Unan, XVI. Asırda Bozok’ta dini hayat( I. Uluslararası Bozok Sempozyumu  (Yozgat, 13–14 Mayıs 2006)’na tebliğ olarak sunulmuştur.

(5) Durali Doğan, Sorgun Doksan Beş, Sorgun Kaymakamlığı Yayınları, s. 60. Sorgun.

(6) Durali Doğan, Bütün Yönleriyle Sorgun, Sorgun Belediyesi Yayınları, 1990, s. 35

(7) Prof. Dr. Rauf Yücel, Sorgun’dan Çıktım Yola, s.301–302

(8) Durali Doğan, Bütün Yönleriyle Sorgun, Sorgun Belediyesi Yayınları, 1990, s. 36–37

(9) Durali Doğan, Yozgat Şair ve Yazarlar Ansiklopedisi, 2005, s.275

(10) Durali Doğan, Sıla Dergisi, Yıl 1, sayı 2, s.47, 1996, Sorgun.

(11) ) Sıla Dergisi, Yıl 1, sayı 2, s.7, 1996,  Sorgun

 

 

Author: sevare