Kitap genç yaşta hayata veda eden Bahri Durbilmez’in (yazar Bayram Durbilmez’in babası) aziz hatırasına atfedilmiştir. 331 sayfalık eser üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde “Âşık Edebiyatı Nazım Türleri”, ikinci bölümde “Halk Şairlerinin Geçirdikleri Aşamalar ve Âşık Edebiyatı Gelenekleri” ve son bölümde “Taşpınarlı Halk Şairleri ve Şiirlerinden Örnekler” yer almaktadır.
Âşık edebiyatının kökenleri ile esere girizgah yapılmış ve âşık edebiyatının geleneklerinden bahsedilmiştir.
Birinci bölümün içeriğini sözlü edebiyat ve yazılı edebiyat nazım biçimleri ile nazım türleri (güzelleme, yiğitleme, taşlama, ağıtlama, öğütleme, hikmetleme, aşıkname) oluşturmaktadır.
İkinci bölümde halk şairlerinin geçirdikleri ilk aşamalar; heves, rüya, sevda, yoksulluk, gurbete çıkma ve hastalanma, sonrası çıraklık, kalfalık ile ustalık bağlamında detaylı ve duygusal bir şekilde anlatılmıştır. Âşık edebiyatının gelenekleri olarak da saz çalma, mahlas alma, usta çırak ilişkileri, bade, atışma, hikâye anlatma, tarih bildirme, deyiştirme (atıştırma) bilimsel bir dille izah edilmiştir.
Üçüncü ve son bölümde Taşpınarlı Halk Şairleri (Ramazan Akça, İkrami Mehmet Gündoğan, Sıddıka Tepetaş, Gariboğlu Talat Eren, Halil Erdem, Erdemli Behzat Erdem, Hacer Yıldırımoğlu, Muttalip Erdem, Türkmenoğlu Bahri Durbilmez, Taşpınarlı Sadettin, Nurani Sami Sarıkaya, Ali İhsan Tepetaş, Çemeloğlu Nuri Gülbahçe, Aşık Salim Gülbahçe, Ozantürk Bayram Durbilmez, Yaşar Durbilmez, Akçaoğlu Ali Akça, Lafzade Lokman Gülbahçe) doğum tarihine göre öncelendirmek sureti ile anlatılmıştır. Anlatı da şairlerin şiirlerinden örnekler ile özgeçmişleri ve şiirleri (edebiyatları) ile tanıtım yapılmıştır. Hocamız Bayram Durbilmez ile babası ve kardeşinin de edebi yeteneklerini bu tanıtım ve şiirleri üzerinden üçüncü bölümde tanıma fırsatı buluyorsunuz.
Şiirlerde hasret, gurbet, tabiat, aşk milliyetçilik, muhafazakârlık ve vatan sevgisine sık sık rastlıyorsunuz ve Yozgat’tan (özellikle Taşpınar köyünden) bu denli bir kültürel mirasın çıkmasına seviniyorsunuz.
Hocamızın kitabında işlediği, hatta kitabın ismine dayanak teşkil eden Taşpınar, Sorgun İlçesinin küçük bir köyüdür. Köy odaları sayesinde köyde sözlü kültür yaşatılmıştır. Bu kültür merkezi odalarda, düğün, nişan, sünnet, asker uğurlama, hacı adayı gönderme cenaze merasimleri yapılmaktadır. Köy odalarında anlatılanlar da sözlü kültürün asli yapı taşıdır. Türkü söylemekten, saz çalmaya, maniden şiire birçok geleneğe ev sahipliği yapmaktadır köy odaları.
Öncelikle böyle bir eseri kaleme aldığı ve Sorgun’a mahsus bu edebi değerleri literatüre kattığı için hocamıza teşekkürlerimi sunuyorum.
Eserde sözlü kültüre vurgu köy odaları üzerinden yapılmıştır. Aslında köy odalarının bir toplumda yüklendiği misyonun ne kadar önemli olduğu gözler önüne seriliyor. Toplumun sevinç ve kederlerine ev sahipliği yapan köy odalarının toplumu kaynaştırmadaki önemli rolüne dikkat çekiliyor.
“Sahi ne oldu bu köy odaları?” diye sormadan geçemiyorum. Çok mu zordu ki bu köy odalarını yaşatmak? Büyük şehirlerde her belediyenin açtığı kültür merkezlerini ilçe belediyeleri köy odaları olarak açıp yaşatamaz mı? Köyde arsalar, tarlalar çok mu pahalı? Köy nerede? Olsun, köy odası olsun da gurbetten sılaya gidenler bir günlüğüne de olsa köy odasında bayramlaşsın.
Böylesine bir mirasın yaşatılması lazım. En azından edebiyat için. Böyle odaların zenginleştirilerek açılması lazım. Çay ocağı, makatı, yastığı, kilimi, kütüphanesi, internet erişimi ile.
Yine şairler atışsın. Toplum oralarda kaynaşsın ve bir kültür, bir miras yeniden hayata geçirilsin ümidi ile…
Fatih ŞAHBAZ
SORGUN DÜŞÜNCE KULÜBÜ