İncelediğimiz eser S. Burhanettin Kapusuzoğlu’nun “Seferberlik Mahşeri” adlı eseridir. Eser dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm, Kurtuluş Savaşı Dönemi Sarıklı Mücahitler ve onların bu zor dönemde milletin en büyük hüsranını, yaşadıkları acıları biraz da olsa azaltmak ve kalplerine umut ekmelerindeki himmetlerini anlatmaktadır.
Osmanlı Devleti en zor günlerini yaşamaktadır. Balkan Savaşı kayıpları, kaybedilen yerlerde göçe mecbur bırakılan soydaşlarımızın yaşadığı acılar, bu da yetmezmiş gibi Birinci Dünya Savaşının patlak vermesi…
Anadolu’ya sıkışan milletin topraklarına dört bir yandan düşmanlar saldırmaktadır. Böylesine umutsuz ve karanlığın en dip noktasını yaşayan millet aslında aydınlığında en yakın olduğu günlere doğru yol almaktadır. Milletimiz yeniden var olma adına Kurtuluş Savaşını başlatmıştır. Bu esere konu olan yüzlerce vatan evladı gizli kahramanlar canlarını ve mallarını vatan uğruna gözünü kırpmadan harcamıştır.
Milli Mücadeleye zarar vermek isteyen ve İngiliz baskısı ile yapılan Dürrizade’nin 11 Nisan 1920’deki fetvasına karşı, Hakimiyeti Milliye Gazetesinin 5 Mayıs 1920 tarihli nüshasında Anadolu ulemasının tasdik ettiği Ankara Fetvası yayınlanır. Buna imza atan alimler arasında Yozgat Müftüsü Mehmet Hulusi Efendi, Boğazlıyan Müftüsü Abdullah Efendi, Akdağ Müftüsü Şeyh Mehmet Edib ve Müsevvid Mehmet Şükrü Efendi bulunmaktadır. Bu kamil insanların Kurtuluş Savaşına desteğine karşılık İngiliz İntelijan servisinden Haron Armstrong’un şu itirafı bulunmaktadır: “Biz Türk din adamlarının bu mevzuda faal rol oynayacaklarını tahmin etmiyorduk. Araştırmalarımızda münhasıran telkinlerde ve maneviyat yükseltmekle iktifa etmemişler, fiili olarak direniş içinde vazife almışlardır.”
Kurtuluş Savaşının çok yoğun olarak devam ettiği dönemde Yunan ordusu Ankara’ya yaklaşmakta, bu halkta derin üzüntü ve kaygı yaratmaktadır. Feyzinden faydalanmak için sohbetine giden halk Şakir Efendi’nin o gün biraz huzursuz olduğunu anlar. Sohbetin tam ortasında Efendi Hazretleri bir anda ayağa kalkar, kıbleye döner ezan okumaya başlar, tekbirler getirir sonra “Elhamdulillah küffar bozuldu” der. Aslında sonra anlaşılır ki Sakarya Muhaberesinde Yunan Ordusu bozguna uğramıştır. Sorgunlu Hacı Ahmet Efendi, Yozgat Müftüsü Şeyh Mehmet Hulusi Efendi, Çandırlı Şeyh Hacı Abdullah Efendi, Gamlı Baba ve ismini yazmadığım daha nice veli zatların himmetleriyle doludur o acı günler.
İkinci bölümde Kurtuluş Savaşına her türlü desteği veren, orduya asker toplayan ve onlarla cepheye kadar giden, halk arasında para toplayarak Ankara ‘ya gönderen Yozgatlı öncü kişilere rastlamaktayız. Hayrullah Efendi, Akdağlı Bahri Bey, Süleyman Sırrı Bey, Akdağlı Haşim Bey belli başlılarındandır.
Üçüncü bölüm, bir destan bazen bir ağıt olur dillerde hep söylenir… Bozoklu Paşa Baba.
Destani, Gül Baba ve Doksanüç Harbi, Kınalı Hasan ve onlarca destansı ağıtları görmekteyiz. Son bölümde Kurtuluş Savaşı sonrası Mustafa Kemal Paşa’nın Yozgat günlerinde bahsedilmektedir. Harp bitmiş zor zamanlar geride kalmış Anadolu’da yeni bir devir başlamaktadır. Memleketi ayağa kaldırmak için seferberlik ilan edilmiş, bu vesile ile Paşa yollarda Anadolu’yu gezmektedir. 15 Ekim 1924’te Kayseri güzergahı üzerinden Yozgat’a gelen Paşa, Kurtuluş Savaşı döneminde Battal köyüne gelir. Buraya gelmesinin hususi sebebi vardır; üç sürü koyun ve bir balak derisi altın veren Süleyman Ağa ile üç bin kırmızı lira veren Kapusuzoğlu Mehmet Kamil Ağa’ya teşekkür eder ve kendilerini Ankara’ya davet eder. Bütün köy halkı sevgi seli ile karşılamış kurbanlar hazırlamıştır. Bu sırada Paşa kesilmemesini işaret etmiştir ve bir anda herkes duraksamıştır. O sırada otomobilde bulunan Latife Hanım arabanın camını açar ve kesilmesini ister. Bunu duyan köylüler hemen kurbanları kesiverir.
Paşanın Yozgat’taki yolculuğu sırasında sıkı tedbirler alan subaylara: “Derhal sıkı emniyet tertibatını kaldırınız. Yurttaşlarımla aramda hiçbir engel bırakmayınız. Milli Mücadelede fevkalade büyük gayret gösteren bu memlekette bana hiçbir şey olmaz” diyerek Yozgat’a ve Yozgatlı’ya olan güvenini gözler önüne sermiştir.
Yasin AĞAN
SORGUN DÜŞÜNCE KULÜBÜ